FAİK KAPLAN’DAN SES GETİREN İNSANİ ZORUNLULUK PROJESİ ‘EngelİZ’
Aslında Bursalı iş insanı ve sanayici olarak tanıdığım sevgili Faik Kaplan’ı bir davette tanıma fırsatı buluyorum. Faik Bey kendini asla bir sanatçı olarak adlandırmasa da yaptığı insani zorunluluk projeleriyle adından söz ettiriyor. İnsani Zorunluluk Projeleri kapsamında hayata geçirdiği çalışmalarında uzman bir psikolog ve sosyolog yardımıyla çalışıyor. Vermek istediği mesajı önce bellekte, sonra vizörde canlandırıyor. Çokça gözlemleyerek ve birebir iletişime geçerek titizlikle çalıştığı projelerini böylelikle hayata geçiriyor.
‘Çocuk Gelinler’ ve ‘EngelİZ’ projelerini merakla soruyorum kendisine. Eve dönüp izlediğimde boğazım bir yumru ve burnumun direğini sızlatan projeleriyle tanışıyorum. İçinde yaşadığımız toplumunun yaralarını kendine dert edinmiş, vicdanlı, hümanist, kırılgan biri çıkıyor karşıma. Yansıttığı fotoğraf kareleri ve kısa filmleriyle farkındalık oluşturmayı başarmış bu güzel insanı gelin hep birlikte tanıyalım.
Faik Kaplan, büyük ses getiren “Çocuk Gelinler” ve ‘Ölüm Bizi Ayırana Kadar’ kısa film ve fotoğraf projelerinin ardından, üç yıl üzerinde çalıştığı “EngelİZ” adlı insani zorunluluk projesini geçtiğimiz yıllarda sanatseverlerle buluşturdu. Çalışmalarını, yazdığı bir manifesto çerçevesinde hazırladığını açıklayan Kaplan, gazetede gördüğü bir haber üzerine projesinin şekillendiğini ifade ediyor. Sanatçı bir belediyenin ‘sosyal sorumluluk’ adı altında engelli bir bireye kurdele keserek verdiği tekerlekli sandalyeyi ve engelli vatandaşın bu seremoniden duyduğu rahatsızlığı fark etmiş. İşte o anda yapılan iyiliğin şova dönüşmesinin engellileri ne kadar rahatsız ettiğini ayrımsamış. Bu alanda farkındalık yaratmak için asıl engelin fiziksel eksiklerin değil, bizlerin ön yargılı yaklaşımları olduğunu ve bunu geniş kitlelere anlatmak gerekliliğini düşünerek ‘EngelİZ’ projesini hayata geçirmiş.
Biz bize “EngelİZ”
Sayın Faik Kaplan’ın ”EngelİZ” isimli projesinde kullandığı görseller minimalist ve nesnel empatisini yansıtıyor. Sanatçı ürettiklerinde, karmaşık detaylardan uzaklaşarak nesnelerin ve anlatımların özünü vurgulayan, anlamlı, yalın ve estetik ağırlıklı kompozisyonlar aracılığı ile amacına ulaşıyor. Kurgulayarak çekmiş olduğu bu fotoğraf karelerindeki canlı ve cansız objelerin kullanımı düşünsel değerleriyle anlamlandırıldığında izleyici mutlaka verilmek istenen mesajı alıyor.
Faik Kaplan, kendine özgü bir anlatım dilinin oluşmasıyla önceki çalışmasında olduğu gibi (Çocuk Gelinler -”Ölüm bizi ayırana kadar!”) ”EngeliZ” isimli insani zorunluluk projesiyle de toplumumuzun önemli sorunlarına değinerek, toplum hayatına yararlı katkı sağlamaktadır. Araştırmacılığının yanı sıra bilgi ve birikimlerini de değerlendirdiği bu çalışmasında duygularını da kattığı etkileyici, sanatsal ve başarılı işler üretiyor.
Bir yıl ön hazırlık yapılarak oluşturulan projede, konu edilecek engelli bireylerle bire bir görüşmeler yapılıp proje detaylandırılıyor. Engelli bireylere misafir gidilerek, yaşantılarına ortak olunuyor; kendi yaşam alanlarında hiçbir engel yaşamayan bireyler tüm yaşam kalitelerini kendi ihtiyaçları doğrultusunda sorunsuz karşılıyorlar. Bu yaşam alanının dışına çıktıklarında, bizim yani kendilerini sağlam ve kusursuz zanneden diğer insanların, farkına varmadan çıkardıkları engellerle boğuşmak zorunda kaldıkları görülüyor.
Sanatçı ‘EngelİZ’ projesinin oluşumunu şu sözlerle ifade ediyor; “İşte bu aşamada, asıl engelin bizler olduğunu fark ederek bunun anlatılması gerektiğine bir kez daha inandım. Bu aşamada yol arkadaşlarım, Görüntü Yönetmeni Ufuk Kıray ve Fotoğraf Yönetmeni Leyla Emektar ve Uzman Psikolog Saliha Türksöz Kaplan ile birlikte kolları sıvadık ve görüştüğüm engelli bireyler arasında, sosyal ve kültürel yaşamları farklı, mücadeleleriyle örnek olabilecek bireylerin üç ayrı kısa belgeselini çektik.”
Faik Kaplan fotoğrafçı dostları Leyla Emektar ve çocuk gelinler projesinde de birlikte çalıştığı Ufuk Kıray ve Uzman Psikolog Saliha Türksöz Kaplan ile kafa kafaya vererek neler yapabiliriz diye uzun uzun düşünmüş. Engellilik kavramını ve görselliğini kullanarak, aciz ve yardıma muhtaç kategorisinde bir algı oluşturmak istememiş. Projedeki amaç insanlara empati kurdurabilecek bir bakış açısı ile engelli kişilerin mağduriyetlerini değil güçlü yönlerini gösterebilmek; çünkü engeli yaratanın onlar değil, bu durumu oluşturan şeyin koşullar olduğu düşünülmüş. Bu koşulları yaratanın ise engellileri bu kategoriye sokan engelli düşünce sistemi olduğuna inanarak özellikle insan figürü kullanılmamış. Kullandıkları araç gereç ile nesnel empati yapılarak onlarla acıma ve sempati ile değil, empati kurulmak istenmiş.
Faik Kaplan’ın sanatın ve sanatçının ne olduğunu bilerek ve haddi olmadan sanatın bir ucuna tutunarak bizlere ulaşmaya, tecrübelerinin doğrultusunda düşüncelerimize müdahale etmeye devam edeceğine ve çaba göstereceğine hiç kuşkunuz olmasın. Sanatçı üzerinde çalıştığı çağımızın hastalığı olan "Sanal Yalnızlık" projesini 2025 yılının üçüncü ayında hayata geçirmeyi planlıyor.
Faik Kaplan kimdir?
Faik Kaplan kendini sanatçı olarak adlandırmıyor, ortaya koyduğu imgelere de “Sanat Eseridir” demiyor. Yaptıklarının niteliğini ve niceliğini zamana ve bize bırakıyor.
Faik Kaplan’ın elbette ki yaşamı boyunca edindiği tecrübeler, kazanımları ve kendi akıl bilincinle ortaya koyduğu projeleri, bir nebze olsun mesaj veriyor bizleri rahatsız ediyorsa, yaşamlarımızda bizleri dikkatli davranmaya zorluyorsa, bundan mutluluk duyuyor. İşte burada algı ve tespitleri ile yaşadığı estetik kaygıları, tecrübeleri doğrultusunda eğitilmiş aklının görsel karşılığı olmuş bu çalışmaları.
Faik Kaplan insan merkezli bir yaşamının olduğunu fark ettiği zaman, hümanist ilkeler doğrultusunda, bu dünyaya olan borcunun biriktiğini görüyor. İnsanlığa olan borcunu toplumda farkındalık yaratmak amacıyla, “fotoğrafı” bir anlatım dili olarak kullanıp, insani zorunluluk projeleri ile yoluna devam ediyor.
Projeleri:
Çocuk Gelinler Projesi, 26 Kasın 2013
“Ölüm Bizi Ayırana Kadar”
Yurt içinde 6 üniversite, 63 sivil toplum ve fotoğraf derneklerinde söyleşi,
Yurt dışında söyleşi ve sergiler..
“EngelİZ” 15 Şubat 201
4 sergi, çeşitli sivil toplum örgütlerinde 15 sunum ve söyleşi
‘Çocuk Gelinler’ ve ‘EngelİZ’ projelerini merakla soruyorum kendisine. Eve dönüp izlediğimde boğazım bir yumru ve burnumun direğini sızlatan projeleriyle tanışıyorum. İçinde yaşadığımız toplumunun yaralarını kendine dert edinmiş, vicdanlı, hümanist, kırılgan biri çıkıyor karşıma. Yansıttığı fotoğraf kareleri ve kısa filmleriyle farkındalık oluşturmayı başarmış bu güzel insanı gelin hep birlikte tanıyalım.
Faik Kaplan, büyük ses getiren “Çocuk Gelinler” ve ‘Ölüm Bizi Ayırana Kadar’ kısa film ve fotoğraf projelerinin ardından, üç yıl üzerinde çalıştığı “EngelİZ” adlı insani zorunluluk projesini geçtiğimiz yıllarda sanatseverlerle buluşturdu. Çalışmalarını, yazdığı bir manifesto çerçevesinde hazırladığını açıklayan Kaplan, gazetede gördüğü bir haber üzerine projesinin şekillendiğini ifade ediyor. Sanatçı bir belediyenin ‘sosyal sorumluluk’ adı altında engelli bir bireye kurdele keserek verdiği tekerlekli sandalyeyi ve engelli vatandaşın bu seremoniden duyduğu rahatsızlığı fark etmiş. İşte o anda yapılan iyiliğin şova dönüşmesinin engellileri ne kadar rahatsız ettiğini ayrımsamış. Bu alanda farkındalık yaratmak için asıl engelin fiziksel eksiklerin değil, bizlerin ön yargılı yaklaşımları olduğunu ve bunu geniş kitlelere anlatmak gerekliliğini düşünerek ‘EngelİZ’ projesini hayata geçirmiş.
Biz bize “EngelİZ”
Sayın Faik Kaplan’ın ”EngelİZ” isimli projesinde kullandığı görseller minimalist ve nesnel empatisini yansıtıyor. Sanatçı ürettiklerinde, karmaşık detaylardan uzaklaşarak nesnelerin ve anlatımların özünü vurgulayan, anlamlı, yalın ve estetik ağırlıklı kompozisyonlar aracılığı ile amacına ulaşıyor. Kurgulayarak çekmiş olduğu bu fotoğraf karelerindeki canlı ve cansız objelerin kullanımı düşünsel değerleriyle anlamlandırıldığında izleyici mutlaka verilmek istenen mesajı alıyor.
Faik Kaplan, kendine özgü bir anlatım dilinin oluşmasıyla önceki çalışmasında olduğu gibi (Çocuk Gelinler -”Ölüm bizi ayırana kadar!”) ”EngeliZ” isimli insani zorunluluk projesiyle de toplumumuzun önemli sorunlarına değinerek, toplum hayatına yararlı katkı sağlamaktadır. Araştırmacılığının yanı sıra bilgi ve birikimlerini de değerlendirdiği bu çalışmasında duygularını da kattığı etkileyici, sanatsal ve başarılı işler üretiyor.
Bir yıl ön hazırlık yapılarak oluşturulan projede, konu edilecek engelli bireylerle bire bir görüşmeler yapılıp proje detaylandırılıyor. Engelli bireylere misafir gidilerek, yaşantılarına ortak olunuyor; kendi yaşam alanlarında hiçbir engel yaşamayan bireyler tüm yaşam kalitelerini kendi ihtiyaçları doğrultusunda sorunsuz karşılıyorlar. Bu yaşam alanının dışına çıktıklarında, bizim yani kendilerini sağlam ve kusursuz zanneden diğer insanların, farkına varmadan çıkardıkları engellerle boğuşmak zorunda kaldıkları görülüyor.
Sanatçı ‘EngelİZ’ projesinin oluşumunu şu sözlerle ifade ediyor; “İşte bu aşamada, asıl engelin bizler olduğunu fark ederek bunun anlatılması gerektiğine bir kez daha inandım. Bu aşamada yol arkadaşlarım, Görüntü Yönetmeni Ufuk Kıray ve Fotoğraf Yönetmeni Leyla Emektar ve Uzman Psikolog Saliha Türksöz Kaplan ile birlikte kolları sıvadık ve görüştüğüm engelli bireyler arasında, sosyal ve kültürel yaşamları farklı, mücadeleleriyle örnek olabilecek bireylerin üç ayrı kısa belgeselini çektik.”
Faik Kaplan fotoğrafçı dostları Leyla Emektar ve çocuk gelinler projesinde de birlikte çalıştığı Ufuk Kıray ve Uzman Psikolog Saliha Türksöz Kaplan ile kafa kafaya vererek neler yapabiliriz diye uzun uzun düşünmüş. Engellilik kavramını ve görselliğini kullanarak, aciz ve yardıma muhtaç kategorisinde bir algı oluşturmak istememiş. Projedeki amaç insanlara empati kurdurabilecek bir bakış açısı ile engelli kişilerin mağduriyetlerini değil güçlü yönlerini gösterebilmek; çünkü engeli yaratanın onlar değil, bu durumu oluşturan şeyin koşullar olduğu düşünülmüş. Bu koşulları yaratanın ise engellileri bu kategoriye sokan engelli düşünce sistemi olduğuna inanarak özellikle insan figürü kullanılmamış. Kullandıkları araç gereç ile nesnel empati yapılarak onlarla acıma ve sempati ile değil, empati kurulmak istenmiş.
Faik Kaplan’ın sanatın ve sanatçının ne olduğunu bilerek ve haddi olmadan sanatın bir ucuna tutunarak bizlere ulaşmaya, tecrübelerinin doğrultusunda düşüncelerimize müdahale etmeye devam edeceğine ve çaba göstereceğine hiç kuşkunuz olmasın. Sanatçı üzerinde çalıştığı çağımızın hastalığı olan "Sanal Yalnızlık" projesini 2025 yılının üçüncü ayında hayata geçirmeyi planlıyor.
Faik Kaplan kimdir?
Faik Kaplan kendini sanatçı olarak adlandırmıyor, ortaya koyduğu imgelere de “Sanat Eseridir” demiyor. Yaptıklarının niteliğini ve niceliğini zamana ve bize bırakıyor.
Faik Kaplan’ın elbette ki yaşamı boyunca edindiği tecrübeler, kazanımları ve kendi akıl bilincinle ortaya koyduğu projeleri, bir nebze olsun mesaj veriyor bizleri rahatsız ediyorsa, yaşamlarımızda bizleri dikkatli davranmaya zorluyorsa, bundan mutluluk duyuyor. İşte burada algı ve tespitleri ile yaşadığı estetik kaygıları, tecrübeleri doğrultusunda eğitilmiş aklının görsel karşılığı olmuş bu çalışmaları.
Faik Kaplan insan merkezli bir yaşamının olduğunu fark ettiği zaman, hümanist ilkeler doğrultusunda, bu dünyaya olan borcunun biriktiğini görüyor. İnsanlığa olan borcunu toplumda farkındalık yaratmak amacıyla, “fotoğrafı” bir anlatım dili olarak kullanıp, insani zorunluluk projeleri ile yoluna devam ediyor.
Projeleri:
Çocuk Gelinler Projesi, 26 Kasın 2013
“Ölüm Bizi Ayırana Kadar”
Yurt içinde 6 üniversite, 63 sivil toplum ve fotoğraf derneklerinde söyleşi,
Yurt dışında söyleşi ve sergiler..
“EngelİZ” 15 Şubat 201
4 sergi, çeşitli sivil toplum örgütlerinde 15 sunum ve söyleşi