World News

Türk dünyasının unutulmaz değeri: Cengiz Aytmatov -1-

Türk dünyasının unutulmaz değeri: Cengiz Aytmatov -1-

Günümüzde, Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı TÜRKSOY’un da aralarında olduğu Türk Devletleri Teşkilatı, Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi TÜRKPA, Türk Kültür ve Miras Vakfı ve Türk Akademisi’nin başını çektiği beynelmilel teşkilatlar, Türk Dünyasının değerlerini koruma ve yayma konusunda benzersiz hizmetler vermekte ve ortak kültür ve sanat mirasımızın gelecek kuşaklara aktırılması yönünde büyük çaba sarf etmektedir. Nitekim TÜRKSOY, doğumunun 90. yıldönümü münasebetiyle 2018 yılını “Cengiz Aytmatov’u Anma Yılı” olarak ilan etmiştir.

Türk Dünyasının ortak değeri olarak bağrımıza bastığımız, Türk halklarını 176 dile çevrilen eserleriyle dünyaya tanıtan ve dünyaca ünlü Kırgız yazar, gazeteci, diplomat ve devlet adamı Cengiz Aytmatov’u 16 yıl önce kaybettik.
   Kırgız Halkının dünyaya en büyük armağanı olan Cengiz Aytmatov, sadece Kırgızistan ve Türk Dünyasının değil, dünya edebiyatının da en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir
   Aytmatov’un eserleri, doğduğu toprakların Kırgız ve Kazak insanının, Türk Dünyasının ötesinde tüm insanlığa hitap eden evrensel başyapıtlardır.
   Annesi Tatar asıllı öğretmen Nagima Aytmatov, babası Törökul Aytmatov olan Cengiz Aytmatov, 12 Aralık 1928’de, Kırgızistan’da Talas bölgesinde yer alan Şeker köyünde doğmuş, dünya savaşlarının etkisiyle çok zorlu bir çocukluk dönemi geçirmiştir.
1946 yılında Veteriner Teknik Okulunu birincilikle bitiren Cengiz Aytmatov 1948 yılında eğitime başladığı Frunze Tarım Enstitüsü’nden 1953 yılında onur derecesiyle mezun olmuştur.
   Cengiz Aytmatov’un babası olan Törökul Aytmatov, Sovyet Kırgızistan döneminde seçkin bir devlet adamıyken, 1937’de Türk birliğini desteklediği gerekçesiyle tutuklanmış ve bunun ardından aralarında dönemin Kırgızistan Başbakanının da bulunduğu 137 kişiyle birlikte 1938 yılında idam edilerek İkinci Dünya Savaşı öncesi kerpiç üretilen Çön-Taş mevkiinde gizlice gömülmüşlerdir. Yıllar sonra keşfedilerek açılan mezarda, Cengiz Aytmatov’un babasının cebinden çıkan sözde iddianame yaşanan bu hukuk ve insanlık mezalimine ışık tutan çok değerli bir vesika olarak tarihe geçmiştir.
   1991 yılında Kırgızistan’ın bağımsızlığa kavuşmasının ardından, 1930’lu yıllardan başlayarak Kırgızistan’da yaşanan yaygın aydın katliamının en son halkası ve en belirgin simgesi olan bu toplu mezar mevkii düzenlenerek Cengiz Aytmatov’un verdiği isimle Ata Beyit anıt mezarına dönüştürülmüştür. 10 Haziran 2008 tarihinde hayatını kaybeden Cengiz Aytmatov, vasiyeti üzerine babasının yanına Ata-Beyit mezarlığına defnedilmiştir. Cengiz Aytmatov da tüm yaşamı boyunca babasının Türklük şuurunu, Türk kimliğini Sovyet sistemi içinde muhafaza etmeye çalışmış, bu yönde eserler vermiştir.
   Babaannesi Alimkan’ın Kırgız gelenek, görenek, halk türküleri, ağıt ve masallarını dinleyerek büyüyen Aytmatov bu derin kültürel birikimi eserlerine büyük bir yaratıcılıkla yansıtmıştır.
   İlk eserini 1952 yılında kaleme alan Aytmatov, kariyerinin başlangıç yıllarında iki yıl süreyle Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü Yüksek Edebiyat Kurslarına devam etmiştir (1956-1958). Dağlar ve Steplerden Masallar adlı öykü kitabıyla yazarlık kariyerinde üst basamaklara tırmanan Aytmatov, 1963 yılında Sovyetler Birliği’nin en önemli edebiyat ödülü olan Lenin Edebiyat Ödülü ile taltif edilen en genç yazar unvanını kazanmıştır. Fransız şair Louis Aragon’un “Cemile” adlı aşk romanını Fransızcaya çevirmesi sayesinde ünü Sovyet sınırlarını aşarak tüm dünyaya yayılmıştır.
   Aytmatov, Kırgızca ve Rusça olarak kaleme aldığı eserlerinde tema olarak aşk, dostluk, savaş döneminin acı ve kahramanlıklarının yanı sıra Kırgız gençliğinin gelenek ve göreneklerine bağlılığına yer vermiştir.
   Aytmatov, Kırgızların tarih boyunca büyük zorluklarla kazandığı sosyal, kültürel, etik, edebi ve askerî zenginliği, başka bir deyişle maddi ve manevi değerleri eserlerinde yansıtarak ölümsüzleştirmiş, yaşanan toplumsal sorunlara özgün çözüm ipuçları sağlamıştır. Bununla birlikte, Cengiz Aytmatov’un kahramanları, sadece doğdukları coğrafyanın niteliklerini yansıtmaz, kendi ifadesi ile “tipik insan”ı, başka bir deyişle insanlığın ortak özelliklerini vurgular.
   Hikayelerinde, Türk dünyasının milli hafızasının benzersiz değerleri olan efsane, destan, masal, hikâye ve türkülere yer verirken, bu değerleri ortaya çıkaran şartları, altta yatan hikâye ve insanları da zengin bir arka plan birikimiyle okuyucusunun beğenisine sunar. Bu tercihi, esas olarak Kırgız Türk kültürünü, genç nesillere hatırlatma, köklü geçmişle bağı yenileme ve güçlendirme amacına yöneliktir. Nitekim Aytmatov, psikolojisi, duyuş ve anlayış tarzı ve maddi manevi zenginliği ile bu kadim kültürü inşa eden ataların evlatları olduklarını genç nesillere hatırlatma çabası içinde olmuştur.
   Aytmatov, Sovyet rejiminin monolitik ve baskıcı kültür politikalarına karşı geleneklerini korumaya çalışan halkların anılarını canlandırdığı “Gün Olur Asra Bedel” adlı eserinde, kutsal sayılan her öğenin yok sayılmasının, aşkın sorgulanmasının, insanların mankurtlaşma veya geleneklerine sıkı sıkıya sarılma tercihi arasında kalmalarının ibret verici manzarasını gözler önüne serer.
   Aytmatov’un, Fransa’da V. Lackhine tarafından “yılın kitabı” olarak gösterilen “Gün Olur Asra Bedel” eserinde atıfta bulunduğu “mankurtlaşma”, insanın sosyal kimliğini değiştirmek zorunda kalarak özüne ve kökenine yabancılaşması süreci anlamına gelen bir terim olarak sosyal psikoloji literatüründe yerini almıştır.
  

“Kıbrıs Gazetesi'nde alıntıdır.”

Читайте на 123ru.net