World News

Kıbrıs’ta yaşanan “Kanlı Noel” unutulur mu?

Kıbrıs’ta yaşanan “Kanlı Noel” unutulur mu?

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. Yıldönümünde, KKTC’ye Anavatan Türkiye’den katılımın önceki yıllara kıyasla daha yakışır bir şekilde gerçekleştiğine şahit olduk. Tabi 2022 yılında gerçekleşen yıldönümü İstiklal patlamasına denk gelmiş ve Türkiye’de şehitlerimizi defnederken Yavruvatan da etkinlikler buruk geçiyor, Kıbrıs Türkü şehitlerimize ağıtlar yakıyorlardı. Bu sene şükürler olsun ki Kıbrıs şehitlerimize ve bir Türk’e yakışır şekilde Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. Yıldönümünü hep beraber kutladık.

2007 yılında değerli meslek büyüğüm olan duayen gazeteci rahmetli Kenan Akın ile KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ı ziyarete gittiğimiz gün duyduklarım, bugün Kıbrıs konusunda gerçekleri dünya kamuoyu ile paylaşmakta ve KKTC’nin tanına bilirliği konusunda eksikliklerimiz olduğuna referans olmaktadır.

Uzun yıllar verdiği mücadelelere rağmen Anavatan ile Yavruvatanda yaşayan Türkleri birbirlerine kenetlemeye çalışmasını gözlerinden okumuş ve dudaklarından da karanlık güçlere kalkan olmaktan asla vazgeçmeyeceği dökülmüştü.

Rauf Bey, Anavatan ile Yavruvatan'da yaşayan Türklerin arasına birilerinin soktuğu nifak tohumlarının yeşermeden yok edilmesinin altını çizerek, zaman zaman Anavatan'daki Türklerin, Yavruvatan'daki Türklere, 'Rumların elinden sizi biz kurtardık' demesine anlam veremediği gibi, Yavruvatan'daki Türklerin, Anavatan'daki Türklere, 'Siz gelene kadar bizim Rumların elinde anamız ağladı' lafına bir anlam veremediğini de söylemişti.

Denktaş, Kıbrıs açıklarında zengin petrol yataklarının bulunabileceğini bundan seneler önce Ankara'ya bildirdiklerini, fakat herhangi bir cevap alamadıklarını 2007 yılındaki görüşmemizde bizlere hatırlatırken, ''Hatta ABD bu petrolle ilgileniyordu. Bizimle bir anlaşma yapmak bile istediler'' açıklamasında bulunmuştu.

Denktaş, ''Amerikalıların belki de bir İsrail şirketine petrol arama işini havale edebilecekleri bilgileri vardı. Bu petrol olgusu çok önemli gelişmeler gösteriyor ve Kıbrıs adasını ne denli stratejik olduğunu da ispatlıyordu'' şeklinde konuşmuştu. Bugün IRINI operasyonu ile AB ülkeleri Akdeniz’de silahlı gemilerle dolaşıyor ve deniz ile kıyı sınırlarımızı yeniden çizmek adına değişik oyunlar sergiliyorlar.

Bu yazıyı kaleme almadan önce Kıbrıs Barış harekatının 50. Yıldönümünü kutlamamızın arifesinde Yunan televizyonlarında, kutlamaların değişik bakış açısı ile katliamların nasıl göz ardı edilerek algı çalışmasına dönüştüğüne şahit oldum.

BİZ GERÇEKLERİ ANLATAMAZ İKEN KATLİAM YAPANLAR ALGI YAPMAKTA SINIR TANIMIYOR

1964 yılında Kıbrıs Rum Kesiminin, Kıbrıs’ı resmi olarak Birleşmiş Milletlerde temsil etmesini ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmadan ötürü ise Denktaş hakkında Makarios hükümetinin tutuklama kararı çıkartmalarını bu sene de iyi anlatamadık.

Bu tutuklama kararı ve yargılama sonucunda Rauf Denktaş, 1964-1968 yıllarını Ankara’da sürgünde geçirmiş ve Kıbrıs’a girişi engellenmişti. Denktaş’ın sürgün yıllarında Türkiye’de ne gibi çalışmalar yaptığı ve o zaman hazırlanan projelerin 1974 yılında zulme nasıl başarılı şekilde darbe vurmamıza vesile olduğunu anlamak ve anlatmak zorundayız.

Sınır tanımaz Rum saldırılarının zirveye çıktığı 1963 yılının Aralık ayında yaşananlar tarihe “KANLI NOEL” adıyla tabiri caizse kazınmıştır. Kıbrıs Türkleri için zor ve anlaşılamaz bir durum olan ve var olmak ile yok olmak arasında kalınan dönemde Rauf Denktaş, Kıbrıs Türkleri adına Birleşmiş Milletler Güvenlik Komisyonu’nda sert bir konuşma yapmıştır.

28 Şubat 1964 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1099. oturumuna Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi Başkanı olarak katılan Rauf Denktaş uluslararası topluma seslenmiştir.

Denktaş tarihi konuşmasında, “….. Kıbrıs Rum Kesimi, tüm Kıbrıs’ın kendi meşru devleti olduğu yönünde sizden onay aldılar. Siz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni geçersiz olarak kabul ediyorsunuz. Bende diyorum ki dün… Çin’i 30 yıl boyunca yok saydınız. Doğu Almanya’yı 25 yıl boyunca yok saydınız. Ama bir önemi yok. Çünkü şimdi burada bizimle oturuyorlar. Ve onları saygıyla selamlıyorum. (Masaya yumruk vurarak) Bizim egemenliğimizle, (kalbine vurarak) Bizim bağımsızlığımızla, Bizim özgürlüğümüzle, (parmak sallayarak) dokunmaya hakları yoktur. Ölen ve gömülen binlerce insanım vardır. Çünkü Enosis’e karşı çıktılar. Çünkü Makarios’un anayasaya aykırı idaresini kabul etmediler…..)

Yiğit insan, bilge lider Rauf Denktaş, Ankara’da Çankaya Basın Sitesinde kiraladıkları mütevazi bir apartman dairesinde milli mücadele çalışmalarına devam etmiştir. Daha sonra Türkiye Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Dairesinde görev alarak, Kıbrıs ile iletişimini sağlamış ve yazdığı makaleleri hem Türkçe ve İngilizce olarak dünya kamuoyuna ulaştırmıştır.

Başbakan İnönü’den Kıbrıs’a gizlice gitmek istemesi konusunda destek alamayan Rauf Denktaş, daha fazla azimle çalışmaya başlamıştır. Yazdığı makaleler haricinde basın toplantıları düzenlemiş, konferanslar vermiş ve üniversitelerde sık sık gençlerle buluşmuştur.

Denktaş Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı tarafından azarlanıyor ve iç savaşın faturasının ağır olacağı şeklinde beyanlar eşliğinde sakin davranması uyarıları alıyordu.

Hatta ve hatta Denktaş, Başbakan İnönü’ye hitaben kendi yazdığı raporların Kıbrıs dairesinin deposunda bulduğunda yıkıldığını aktarıyor.

Rumların 1963 yılındaki saldırı hazırlıklarını bildiren raporların altında 27 Mayıs İhtilal hükümetinin büyükelçisi Em. Yarbay Emin Dırvana’nın, “Bu raporları yazanların siyasi bilgileri

geniş ama siyaset bilgileri çok kıt kaale alınmaması...” şeklinde bir not bulunması da ‘Kanlı Noel’i Denktaş’ın bir daha değişik bir açıdan hatırlamasına neden olmuş.

Bu durum dönemin Türk Başbakanı ve Dırvana’ya tarihi bir mesuliyet yüklemektedir.

Denktaş 1968 yılında Kıbrıs’a geri dönmüş ve Erenköy’de yaşadığı günler çarpışmalarla geçmiş. Ankara’ya Rum saldırılarının şiddetini anlatan telgraflar ve mesajlar gönderilmiş. Türkiye bu mesajlara Johnson’un mektubunun müdahale olanağı vermemesi nedeniyle cevap verememektedir.

Rumlar Denktaş’ın Türk askeri gelecek ve müdahale edecek sözlerine karşın herhangi bir müdahale olmaması sebebiyle dalga geçiyorlar ve “Bekledim de Gelmedin, Sevdiğimi bilmedin... “ şarkısını hoparlörlerden çalıyorlardı.

Rumların şarkıları, “Bu kadar yürekten çağırma beni/Bir gece ansızın gelebilirim” şiirinin bestelenmiş ve şarkı haline getirilmiş versiyonunun bayrak radyosunda çalınmasına paralel, Türk uçaklarının Rum askeri hedeflerini bombalamaya başlaması ve Türk askerinin adaya çıkmasıyla son bulmuştur.

Rauf Denktaş ile Kıbrıs’ta bulunan çalışma ofisinde görüştüğümüzde, 13 Mart 1968 tarihinin kendisi için bir milat olduğunu belirterek, Makarios’un planlarını bozmak adına adaya daha güçlü toplumlararası müzakerelerde Türk tarafını temsil edecek kişi olarak çıktığını söylerken o günleri tekrar yaşadığı gözlerinden okunuyordu.

Читайте на 123ru.net