World News

KEDİ KÖPEK MESELESİNDE SINIFTA KALMAYALIM

KEDİ KÖPEK MESELESİNDE SINIFTA KALMAYALIM

Halkımızın, insanlarımızın sıcağı sıcağına ortaya koydukları tepki ve karşı çıkış doğru ve isabetlidir. Umarım ki ilk günlerden sonra pes etmez insanımız, aynı enerji ve net duruşuyla alınan kararın yanlış olduğu konusunda kural korucuları ikna eder ve geri adım attırır. İnsanoğlunun kedilerle ve köpeklerle birlikteliği çok, çok eski yıllara dayanır. Kedi, köpek ve insan ilişkisi, birlikte yaşama kararı sadece iyi birer arkadaş, sadık dostlar olmasından ibaret değildir. Kediler iyi birer fare avcısı olduğu gibi köpeklerde koruyucu ve sahibine sadık sahiplenicidir.

Bir alıntı ekleyeyim yazıma, anlamlı ve derinlik içeren mesajıyla ders almamız gereken seviyede.

**

Bir kadın köpeğe yemek ve su veriyordu. Gülümseyerek Köpekleri seviyorsunuz, ne kadar güzel dedim..

Hayır dedi hiç sevmem, afalladım kaldım.

Devam etti, sevmem, ama bu onun ihtiyaçlarını karşılamayacağım anlamına gelmez.

Bende fazla yemek var, onun karnı aç.

Benim bahçemde su var, o susamış…

Bunun sevmekle ne ilgisi var?”

Şaşırdım kaldım; kadın düpedüz köpeğin Yaşama Hakkı’ndan söz ediyordu.

Diyelim ki dedi

Sokakta bir adama araba çarptı.

Yardım mı edeceğim, yoksa bu adamı sevip sevmediğimi mi düşüneceğim?

Haklıydı…

Kadın bana sağlam bir ders verdi;

Hayvan Haklarını, kendi sevgim gibi bireysel bir kavram üzerinden ele almamayı öğretti.

Hayvanlar sırf dünyada yaşıyor olmakla, buranın tüm olanakları üzerinde hak sahibidirler; dolayısı ile sırf yaşayan bir canlı olmaktan kaynaklanan haklarını talep ediyor ve ben de veriyorum.

Ve kediyle köpeği kendi emelleri uğruna evcilleştiren insanoğlu, onları severek, kendi hayvanseverlik duygularınızı tatmin etmenize de gerek yok…

Hayvana saygı duymanın, onu sevmekten daha önemli olduğunu öğrendiğimden beri bu böyle, sevmesen de saygı duyacaksın…

**

Okuduklarınıza ek bende çocukluk yıllarıma ait bir anımı yazayım sizlere. Sanırım yaşım 4-5 gibi, henüz okula gitmediğimi biliyor, hatırlıyorum. Çarşıdan bizim eve gelirken evimize çok yakın bir alanda Pazar kurulurdu. Babam eve dönerken pazarda satışta olan civcivlerden iki adet benim için almış getirmişti. Çocuk aklımla çok sevdim ve dakikalarca evde halının üzerinde civcivlerimin hareketlerini ve çıkardıkları sesleri takip ederek sevindim, mutlu oldum. Ben civcivlerimle oynamaya devam ederken annem yaklaştı bana, oğlum bu civcivler evde ne yapsın, indir bahçeye, toprakla eşelensinler sende dut ağacına tırmanır dut yersin, fazla gecikmeden gelirsiniz. Annem bilgili ve tecrübeli, tavsiyesi kulak ardı edilecek basitlikte değil, aldım civcivlerimi indim bahçeye, saldım toprağa koşa salına oynuyorlar ve doğal olarak zorbela tırmandığım dut ağacından dut yiyorum.

Benim için facia ve kâbus tam şimdi başlıyor, dut ağacına tırmanmışım dut koparıp yerken bir kedi hızla geldi ve civcivimi kaptı ağzıyla gözümün önünde yedi, yani öldürdü. Öfke, üzüntü, şaşkınlık içerisinde ağaçtan inip diğer civcivimi kurtarmak isterken kedi bir kez daha gelip benden önce diğer civcivimi de yeti, yani öldürdü. Evet, o olaydan bu yaşıma dek kedileri sevmem, haz etmem, paçama sürtünerek geçseler dahi huylanırım, benim ömürlük travma. Benim kedilere dair böyle bir negatif yaşanmışlığım olsa dahi şimdi, güncel, gündemimizde olan kedi ve köpeklerin yaşam haklarını ve özgürlüklerini savunuyorum, savunma sebebim, insan olduğum gibi insan kalmak, seviyemi korumak isteğimdir. İnsan olmak asgari seviyede de olsa bir seviye katar insanlara, kendi cinsi dışında tüm canlılara ve doğaya katkıda bulunmak ve korumak gibi, insanın aklı ve becerileri, iletişim kurabilme, yaşanacak günlere dair iklim ve mevsimsel geçişlere dair öngörüde bulunabilmek gibi.

Читайте на 123ru.net