Orta Doğu’nun süper kahramanı derviştir
Lübnanlı sanatçı Raouf Rifai, bugün Orta Doğu’nun en önemli figüratif/soyut ressamlarından biri. Lübnan Beyrut’taki Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde dekoratif sanatlar alanından mezun olmuş olan Rifai, eğitimine Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’nde kentsel planlama doktorası ile devam etmiş. Şu anda Beyrut’taki Lübnan Üniversitesi’nde Mimarlık ve Tasarım Bölümü’nde ders veren Rifai, yıllar içinde, aralarında Singapur’daki Sana Galerisi’nde düzenlenen “The Songkok and Raouf Rifai’s Darwiche: A Cultural Dialogue Between the Middle East and Southeast Asia” adlı en son sergisi de dahil olmak üzere otuzdan fazla kişisel sergide eserlerini sergilemiş. Özellikle 2010 yılında Beyrut’taki Sursock Müzesi’nde düzenlenen Salon d’Automne’de birincilik ödülünü almış olan Rifai, Christie’s Dubai ve Bonhams&Miller gibi prestijli müzayede evlerinde de büyük ilgi görüyor.
Sanatın bizimle alakası nedir?
Lübnanlı sanatçı Raouf Rifai, eserlerinde eşsiz bir görsel dil, soyut semboller ve Orta Doğu’nun kültürel mirasını, özellikle geleneksel “tarbuş” gibi püsküllü başlıklarla harmanlayarak canlı renklerle sunuyor. Rifai, sanatının merkezine “Derviş” figürünü alarak, bu figürle hem sanal hem de gerçek dünyada yol alan sade bir insanı tasvir ediyor. Rifai, bir galeride sanatçılarla birlikteyken “Sanatın bizimle alakası nedir?” konulu bir sohbet gerçekleştirdiklerini ve bazı sanatçıların sanatın küresel olduğunu, bazılarının ise her bölgenin kendine has bir sanatı olduğunu savunduğunu anlatıyor. Derviş fikrinin bu sohbetten doğduğunu belirten Rifai, “Bana göre Derviş, bizi temsil eden, bizi anlatan bir çeşit kahramandı” diyerek derviş figürünün ortaya çıkışını anlatıyor.
Hem gerçek hem de sürreal bir şahsiyet olabilir
Rifai, “Derviş köyde, şehirde, kasabada, yani herhangi bir yerde bulunan basit bir insanı ifade ediyor. Derviş, Arap kültüründeki Cuha, Ahves Şenay, Ayvaz ya da Ebu Antere gibi kahramanları temsil ediyor. Bu karakter, hem gerçek hem de sürreal bir şahsiyet olabilir; gerçekten var olmuş biri olabileceği gibi, gerçekte var olmayan ancak kültürel bir simge haline gelmiş biri de olabilir. Bu ikisini birleştirmek, ‘İnsanı tarihten soyutlayamamanın bir tezahürüdür.’ Çünkü Derviş, Orta Doğu’nun, özellikle Lübnan, Suriye, Ürdün ve Filistin bölgelerinin bir figürüdür. Hatta bu figürü Mısır, Tunus ve Mağrib’e kadar genişletebiliriz. Çünkü bu bölgeleri Osmanlı kültürüyle ilişkili ortak bir kültür etkilemiştir” diyerek açıklıyor.
Rifai’nin çeşitli ve renkli derviş figürleri, Orta Doğu toplumundaki pek çok ifade, tutum ve duyguyu yansıtıyor. Rifai “Derviş, Batılıların manipülatif tasvirine göre kırmızı fesli, pala bıyıklı, büyük burunlu ve ağzı dolu bir figürdür. Ben ise bunu başka bir şekilde tasvir etmeye çalışıyorum. Onlara göre, bu kişi deveye benzeyen ya da ayırt edici özelliklere sahip olarak tanımlanmış. Oysa Derviş, aslında medeniyetin beşiği olan Arap dünyasına karşı aşağılayıcı bir tavırla ortaya çıkan, sadece askeri, siyasi ve ekonomik değil, ‘ırkçı’ diyebileceğimiz bir zulme karşı bir çeşit isyan olarak tanımlanabilir. Aslında Derviş, tıpkı Süpermen ya da Asteriks gibi bir kahraman” ifadelerini kullanıyor.
“İstanbul’da açtığım sergi benim için çok önemli” diyen Rifai, “Ben Dubai, Singapur, Tunus, Mısır ve daha birçok ülkede sergi açtım ama her zaman aklım İstanbul’da sergi açmaktaydı. Çünkü İstanbul’un coğrafi ve tarihsel olarak özel bir yeri vardır. Sergimin amacı asla maddi değildi. Eserlerimi onlara en uygun olan mekanda sergilemek istedim. Çünkü dervişin ana vatanı İstanbul’dur. Derviş, çok sayıda caminin olduğu ve birbirini tamamladığı bir şehirdedir. Türkiye’de açtığımız bu sergi İstanbul’da olduğu için çok büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca, Türk ve Suriyelilerin daha önce duydukları ama eserlerini görmedikleri Lübnanlı bir sanatçının eserleri hakkındaki görüşlerini duymak istedim” diyor. Rifai’nin Üsküdar Kelimat Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşan Resim Sergisi 22 Eylül’e kadar ziyaret edilebilir.
Her insan Gazze’de yaşananları görünce kalbinde ağrı hisseder
Bir sanatçı olarak yaklaşık bir yıldır Gazze’de yaşanan soykırım ile ilgili de konuşan Rifai, “Vicdanı olan her insan orada yaşananları görünce kalbinde ağrı hisseder. Ben de Derviş’i Güney Lübnan’da ve Gazze’de yaşananlarla ilişkilendirdim. Bazı dervişlerin ismini Lübnan’daki ya da Filistin’deki bölgelerin isimlerini kullandım, bazılarının da bölgedeki eski kahramanların isimleriyle isimlendirdim” diyor.