Gerçek üstü her şeyden besleniyorum
Masallardan, mitlerden ve rüyalardan esinlenerek kurduğu gerçeküstü dünyasıyla sanatseverleri büyülü bir yolculuğa davet eden Sanatçı Durmuş Bahar, ilk kişisel sergisini açtı. Küratörlüğünü Zeynep Öztürk’ün üstlendiği “Bulutlarda Gezinti” isimli ilk kişisel sergisi ile DG Art Project’te sanatseverlerle buluşan Bahar, dijital ortamda ürettiği görselleri ve imgeleri, “Kolaj tekniği” ile bir araya getiriyor. Eserlerinde büyülü gerçeklik atmosferini oluşturabilmek için kullandığı her imgenin onun dünyasında bir karşılığı var. Yaklaşık 2009 yılından beri dijital eserler verdiğini ifade eden Bahar, “Zaten karma sergilerde yer alıyordum. Hatta pandemi döneminde bir 3D sergi salonu tasarlayarak eserlerimi online olarak gezilebilecek bir sergi hazırlamıştım. İlk sergim olması dolayısıyla benim için elbette çok anlamlı” açıklamasını yapıyor.
Yapay zekâyı sanat üretim sürecinize nasıl entegre ettiniz?
Atölye olarak eğitim aşamasında plastik sanat eğitimi, resim, heykel gibi formlarla iç içeydik. Yüksek lisans eğitimimde teknolojik gelişime paralel olarak sanat eğitimi üzerine tezimi yazıyordum. O dönemde biraz daha teknolojiyle içli dışlı başladım. O süreçte atölyeden de uzaklaşınca bilgisayar ortamında, dijital ortamda yani sayısal ortamda eserler üretmeye başladım. Önce “ekslibris” dediğimiz, mini grafik işler başladı. Bu başlangıçla beraber zevkli bir oyun haline geldi. Böylece “Üretimlerimi dijital ortamda nasıl üretebilirim”, “Teknolojiyle birlikte nasıl sanat sunumları yapabilirim” soruları üzerine düşünmeye ve araştırmaya başladım ve kendimi dijitalin içerisinde buldum. Yaklaşık 2009 yılından beri üretimlerimi dijital ortamda yapıyorum. Son dönemde çalışmalarımı yapay zekâya da entegre etmeye başladım. Çünkü dijitalin tüm olanaklarını kullanmaya çalışıyorum. Hibrit üretimler yapıyorum. Örneğin yapay zekâdan video ve animasyonlarımda yardım alıyorum. Zaten yaptığım çalışmalar “dijital kolaj” olarak adlandırılıyor. Hepsini farkı programlarda hazılıyorum. Mesela Photoshop’ta bir foto-manipülasyon yaptığım gibi 3D ile bir objemi üretiyorum. Sonra onları bir kurgu içerisinde hikâyemi bir bütünlük içerisinde oluşturuyorum. Son dönemde de yapay zekâyı deneyimlemeye başladım. Çünkü teknolojide bir dil olmaya başladı. Bundan da geri kalmamak adına, çalışmalarımı nasıl entegre edebilirim üzerine çalışmalarımı sürdürüyorum.
Dijitalde geri dönüş mümkün
Dijitalde sanat üretmenin sizce ne gibi artıları var?
Dijital üretimlerde sonuç odaklı ilerleyebiliyorsunuz. Ama diğer taraftan daha süreç odaklı bir üretim var; hata yapmamanızı gerektiren bir süreç. Dijitalde geri dönebilir misiniz evet, kolaylıkla dönebilirsiniz. Dijitalin olanakları sanatçıya daha fazla zaman kazandırıyor. Bu da daha iyi fikirler ortaya çıkarabilmek için bence güzel bir olanak. Açıkçası oluşturulan fikrin hangi malzeme ile ve nasıl yapıldığı sorunsalı sanatçıyı ilgilendiren bir konu. Sanatçı hangi malzeme ile kendini en iyi şekilde ifade edebiliyorsa onu kullanmalı.
Eserlerde kullandığınız sabit imgelerin sizin için anlamları neler?
Gerçek dünya ile hayal dünyası arasında bir köprü işlevi gören “bulut”, düşlere şahitlik eden bir “karga”, gerçekliği ve yaşam döngüsünü anlatan bir “ağaç”, gördüğümüz ve algıladığımız dünya ile bilinçaltımızdaki dünya arasındaki bağlantıyı kuran “göz”, gerçeklikten gerçek olmayana geçişi temsil eden “merdiven”, izleyiciyi iç ve dış dünya arasındaki ilişkiyi sorgulamaya davet eden “pencere”, zamanı ve yaşanan anları anlatan “göz”, bağ kurmayı, tutkuyu ve aşkı temsil eden “kırmızı kumaş” gibi her imge, eserlerdeki hikâyenin bir parçasını oluşturuyor. Mitolojiden alıntılar, masallardan alıntılar var. Hatta bazılarında rüyalarımdan bile alıntılar var. Gerçeküstü olan her şeyden besleniyorum açıkçası. Dönem kadını, dönem mimarisi kullanarak biraz geçmişle günümüz arasında bağ kurmaya çalışıyorum.
Çalışırken “Bu eser tamam” dediğiniz nokta nedir?
Çalışırken bir arayış içerisinde oluyorum. Hangi imgenin nerede olması gerektiğine hikâyeyle karar veriyorum. O yüzden de tamamlayıcı öğeler benim için önemli. Sadeleştirirsem kendimi eksik hissederim. “Dur” dediğim yeri tam olarak ben de bilemiyorum. Devam da edebiliyorum birçok resmime. Bu nedenle bir resmin farklı versiyonları da olabiliyor.
“Bulutlarda Gezinti” ilk kişisel serginiz. Sergi hakkında neler söylemek istersiniz?
“Bulutlarda Gezinti” aslında hayallere ulaşmak, mücadele etmek aslında anlatılıyor. Her bir resim aynı imgeler üzerinden farklı hikâyeler anlatıyor. Kadın imgesi kullanıyorum. Çünkü soyut kavramların oluşumunda kadının rolünün çok büyük olduğunu düşünüyorum. Bir erkek olarak şöyle görüyorum; bizim hep parçalayan, bölen, savaşan bir yanımız var. Ama kadın; birleştiriyor, aşkı ve acıyı hissettiriyor. Geçmişte de vardı ve günümüzde de bu böyle sürüyor.