World News in Turkish

15 Temmuz bir memleket meselesidir

FETÖ tarafından 15 Temmuz 2016 yılında gerçekleştirilen hain darbe girişiminin 8’nci yıl dönümünde, TRT’nin 15 Temmuz’a özel hazırladığı “Ben ve Babam-Vatan” isimli televizyon filmi yarın akşam saat 20.00’de TRT 1’de ekranlarında seyirciyle buluşacak. Ben ve Babam-Vatan, 15 Temmuz darbe teşebbüsü gecesi Ankara’da yaşananlara odaklanacak. Bir baba ile oğulun o gece Ankara sokaklarında darbecilere karşı mücadelesini ekranlara getirecek olan filmin yapımcılığını Uğur Uzunok üstleniyor. Yönetmenliğini Berat Özdoğan’ın yaptığı filmin senaryosu ise yapımcı Uğur Uzunok’a ait. Ben ve Babam-Vatan filminde hayata karşı çekingen bir baba, ailesini ve vatanını korumak için beklenmedik bir cesaret yolculuğuna çıkar. Türkiye’deki darbe girişimi sırasında, ayrılmak üzere olduğu karısıyla arasını düzeltip iyi bir baba olduğunu ispatlamaya çalışan Cihangir, oğlu Can ile darbenin tam ortasında kalır. TÜRKSAT’ta bir mühendis olarak çalışan Cihangir, darbecilerin yayınları kesme hedeflerine karşı direnirken bir yandan da oğlunu koruma, ailesini geri kazanma uğraşındadır. Cihangir, Can’ın doğum gününde, darbecilere karşı cesaretle savaşırken gerçek bir kahramana dönüşür. Filmin başrollerini Ümit Kantarcılar ve Sevcan Yaşar paylaşırken, oyun kadrosunda; Necip Karakaya, Hazım Körmükçü, Burak Sarımola, Erkan Meriç, Cansu Fırıncı, Toprak Kıvılcım, Burcu Kirman, İlayda Yıldırım, Merve Üçer, Yusun Aytekin, ve misafir oyuncu olarak Hakan Boyav, Erdal Özyağcılar, Güzin Özyağcılar yer alıyor. Filimin yapımcısı ve senaristi Uğur Uzunok ile Necip Karakaya ile konuştuk.

Herkes kendinden bir şey bulacak

Filmin yapımcısı ve senaristi Uğur Uzunok, Ben ve Babam-Vatan filminin 15 Temmuz 2016’da Ankara’da yaşananlara odaklandığını belirterek, bugüne kadar yapılan filmlerin daha çok politik taraflarıyla anlatıldığını söylüyor. Uzunok, “15 Temmuz’u tüm memleket beraber yaşadık. Herkesin bir hikayesi var. Biz bu hikayelerden sadece birine odaklandık ama bütün hikayeleri de içinde saklıyor. Bu yüzden herkes Ben ve Babam-Vatan filminde kendinden bir şeyler bulacak” diyor ve filmdeki karakterleri şu sözlerle anlatıyor: “Mühendis bir baba, çok bilmiş bir çocuk, mobese merkezinde çalışan bir anne. Sevdiğinin darbeci olduğundan habersiz bir genç kadın, babası 28 Şubat mağduru bir çalışan. 15 Temmuz gecesi TÜRKSAT’ta darbecilere direnip şehit olan Ahmet Abi. Nefsiyle baş başa kalanlar ve cesaretle sokağa çıkanlar. Her karakter o geceki ruhun bir simgesi.” Türkiye’yi sevenler, 15 Temmuz gecesi gözünü kırpmadı” diyen Uzunok, “Hepimiz sınırda nöbet bekleyen askerlere dönüştük. Sıradan insanların o gece nasıl birer kahramana dönüştüklerini gördük. 15 Temmuz, Türk milletinin her ferdini kader ipiyle birbirine bağlayan bir düğümdür. O bağa bağlı olanlarla, o bağdan ayrı olanlar; Çanakkale harbinde, Kurtuluş Savaşı’nda karşı tarafa çalışan gayri-namuslarla, varını yoğunu ortaya döküp milleti için savaşanların ayrıştığı gibi ayrışır. 15 Temmuz’da gaflet uykusundan uyandık, bizi bir daha da uyutamayacaklarını gösterdik. Bu filmi maziye ve istikbale hatırlatmak için çektik. Sıkıntılarla karşılaşınca ara ara kendime dur, diyorum. 15 Temmuz’u düşün. Yorganını o gecenin ümidiyle doldur ve örtün. Bir sarkaçta gidip gelen memleketi bu millet 15 Temmuz gecesi bir kez daha kazandı” ifadelerini kullanıyor.

Filmde gerçekçi olmaya özen gösterdik

Filmde gerçekçi olmaya özen gösterdiklerini söyleyen Uzunok, “Bu hikayenin bir özelliği var. Çok yakın tarihte yaşandı. Öyle olunca da herkesin hatırası canlı. Bu yüzden gerçekçi olmaya özen gösterdik. 15 Temmuz’u hangi açıdan anlatacağımı düşünürken, o geceki videoları izlerken aklıma şu geldi. Ya TV yayınları olmasaydı, haberleşme çökseydi… Kaldı ki darbecilerin buna yönelik bir planı vardı. TRT, TÜRKSAT, TELEKOM, TURKCELL, CNNTÜRK, AKOM o gece darbecilerin baskın yaptığı yerler. Direkt aslında iletişimi kesmeye yönelik bir hamle var. Ben en kritik mücadelelerin iletişim için verilen mücadele olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de hikayede buna odaklandım. İletişim merkezlerini, Ankara sokaklarını iki ana arena olarak seçtim. İzleyicinin başlarken şaşıracağı bir film çıktı ortaya. Bir insanın küçük dünyası nasıl birden bire bir memleket meselesine dönüşüyor, bunu izleyeceğiz” şeklinde filmi anlatıyor.

En kritik sahnemiz tank sahnesiydi

İki ay gibi kısa bir sürede filmi tamamladıklarını ifade eden Uzunok, çekimlerin ise İstanbul ve Ankara’da olduğunu söylüyor. Uzunok, “Özellikle Ankara’yı yansıtan mekanlar seçtik. Gençlik Parkı bu mekanlardan biri. İletişim merkezlerini bulmak ve kurmak da bizim için önemliydi. Belki de izleyicinin ilk defa göreceği görkemde iletişim merkezleri kurduk. Askeri hazırlıklarımızı yaptık. Silah konusunda uzman ekiplerle çalıştık. Belki de bizim için en kritik sahnemiz tank sahnesiydi. Sincan’da bir sokağa tank getirdik. Çok özel kurumlarda çekimler yaptık. İzin süreçleri bile kritikti bizim için” şeklinde konuşuyor.

Duygularımı şehid Ahmet Özsoy’un hayatı şekillendirdi

Şehid Ahmet Özsoy karakterini canlandıran Necip Karakaya, “Ben de, 15 Temmuz gecesi Ankara sokaklarında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi etrafında vatanın ve milletin selameti için vatan hainleriyle mücadele edenlerden biriydim. Bizzat içinde bulunduğum bir mücadelenin anlatıldığı bir projede o gecenin kahramanlarından birini oynayacak olmak dualarımın kabul oluşuydu” sözleriyle şehid Ahmet Özsoy rolünü nasıl kabul ettiğini açıklıyor. Karakaya, “Şehid Ahmet Özsoy karakteri bir başka yere sahip benim için. Onda azim ve kararlılık, samimiyet, mücadele var. İmanın ve aşkın zirve noktası şahadet var. Bu sebeple Ahmet Özsoy’u oynamak saydığım bütün bu duyguları takliden de olsa yaşamak olduğu için benim için çok kıymetli bir adımdı. Duygularımı şehid Ahmet Özsoy’un hayatı şekillendirdi” ifadelerini kullanıyor. Şehid Ahmet Özsoy karakterine hazırlanırken onun hakkında yazılan bütün yazıları okumaya, yakınlarından dinlemeye ve psikolojisini anlamaya gayret ettiğini söyleyen Karakaya, “Şehid Ahmet Özsoy’un oğlu Muhammed Özsoy kardeşimle tanıştım. Yanında ağlamamak için kendimi zor tuttum. Bütün hücrelerimle ona minnetimi, saygımı ve sevgimi ifade etmeye çalıştım. Benim için çok kıymetli olan bu anın duygusunu rolüme de yansıtmaya gayret ettim” sözleriyle anlatıyor. Karakaya en çok zorlandığı sahnenin ise ölüm ve şahadet sahnesi olduğunu anlatıyor. Karakaya, “Onu yaşatmaya çalıştığım film boyunca da şahadeti rol icabı da olsa yaşadım sanki. Şahadetin rolü bile o kadar güzel ki. Çok büyük ve çok zorlu bir sahneydi ama ben o sahnede yeniden dirildim” diyor ve en çok etkilendiği sahneyi de “15 Temmuz gecesinde yaşanan olayların ilk saatlerini anlattığımız sahne beni çok etkilemişti. Şehid Ahmet Özsoy’un TÜRKSAT’ta çalışma arkadaşlarına dönerek söylediği sözleri oynadığım sahne gerçekten etkili ve duyguluydu. Oradaki tiradımı hiç unutmuyorum” sözleriyle anlatıyor.


Mustafa Cambaz için objektifler Filistin’e çevrildi

Hayata çalım atma dersleri

Читайте на 123ru.net