World News in Turkish

10’ların İzleriyle Türkiye (157)

10’ların İzleriyle Türkiye (157)

Pekiyi kamuoyunda büyük bir tepki toplayan bu rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının basına düşen görüntüleri neydi? Rıza Sarraf (Farsçası Rıza Zarraf) isimli iş adamı ile iddia edilen rüşvet ilişkileri kimleri ilgilendiriyordu?

İşte bu isimler ortaya çıkınca esas kıyametin neden koptuğu daha iyi anlaşıldı!

Çünkü tutuklananlar arasında İçişleri Bakanı Muammer Güler'in, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğulları, Halk Bankası Genel Müdürü ve tanınmış müteahhitler de vardı. Ayrıca bu iki bakanının yanı sıra, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın, Avrupa Bakanı Egemen Bağış'ında bu iddialara muhatap olmaları tam bir siyasi depreme neden olmuştu.

Basına ve sosyal medyaya sızan tutuklama ve aramalarda ele geçirilen yüklü miktarlardaki dolar ve euroların ayakkabı kutularında çıkan görüntüleri, el konulan para sayma makineleri; gerçekten de bu operasyona damgasını vurmuştu.

Bu gelişmeler üzerine, bir süre sessizliğini koruyan Başbakan Erdoğan yapmış olduğu açıklamada:

Başlatılan soruşturmayı,"Hükümeti ve ekonomiyi zor duruma düşürmek için yapılan bir operasyon" olarak niteliyordu.

Başbakan Erdoğan;

30 Mart 2014 yerel seçimlerine az bir zaman kala böylesi bir sürecin başlatılmasına dikkat çekerek, kısa bir süre önce Gülen hareketiyle dershanelerin kapatılması konusunda yaşanan gerginlik nedeniyle; bu soruşturmanın Gülen hareket'ine bağlı personel tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmişti.

İlerleyen günlerde, soruşturmanın bir siyasi operasyon olduğunu iddia eden ve kendi oy tabanında bulunan Gülen hareket'ini hedef gösteren hükümet yetkilileri; hareketin yürütme ve yargı içine sızdığını ve bir 'paralel devlet' hüviyeti aldığını iddia ettiler.

Zaten Başbakan Erdoğan; bu operasyondan sonra, karşılarında 'paralel bir yapı/devlet' olduğunu açıklayarak, bu yapının başında da Gülenin bulunduğunu defalarca dile getirecekti.

Bir zamanlar kol, kola yürünen o yollar sonunda ayrılıvermişti!

(Mayıs 2013'te basına yansıyan haberlerde ve Başbakan Erdoğan'ın Amerika'ya Başkan Obama ile yapacağı görüşmeye giderken, yapmış olduğu basın toplantısı sırasında, kendisine sorulan soruya: "Fethullah Gülen ile görüşecek misiniz?" verdiği şu yanıt önemlidir: "Programımızda yok. Gökten ne yağar ki yer kabul etmez, bu ayrı konu."

Birkaç gün sonra da yardımcısı Bülent Arınç'ın ABD'ye giderek, Fethullah Gülen ile yapmış olduğu görüşme sonrasında; yine basına yansıyan haberlerde:

"Hoca Efendi siyaset üstü bir insan. Onu bir partinin dar kalıpları içinde düşünmemek lazım. Türkiye'yi ve dünyayı çok yakından takip ediyor.

Başbakan'ın şahsına karşı çok büyük duaları var ve çok seviyor. Ancak, yıllara dayanan bu karşılık muhabbet; 17 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmasının ardından belki bir daha kesişmemek üzere ayrılacaktı!

Başbakan Erdoğan, 14 Ocak'ta düzenlenen yazılı ve görsel basına manşet olan şu önemli cümlesi ile tepkisini şöyle dile getirecekti: "Haşhaşiler denilen örgütün devlet bünyesini nasıl ele almaya çalıştığını gördük. Bizim devletimiz böyle sızıntılara geçit vermedi, vermeyecektir."

"İnlerine gireceğiz."

Bu söylem 2009'dan beri süregelen gerilime son noktayı koymuş oluyordu.)

Bu operasyon sonrasında ilerleyen günlerde, Hükümet kanadından paralel yapının devlet içerisinde yapılanmasına önlem gerekçesiyle Emniyet'te, Yargı'da, TİB, (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu), BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurul Başkanlığı) gibi bazı kamu kurumlarında birçok personel görevden alındı veya görev yerleri değiştirilerek, pasif görevlere atandılar.

Читайте на 123ru.net