World News in Turkish

SUİKASTIN PERDE ARKASI - TRUMP’A 2. İHTAR

SUİKASTIN PERDE ARKASI - TRUMP’A 2. İHTAR

Malikanesinde, “Lolita Express” adlı özel donanımlı uçağında dünyaca ünlü siyasetçiler ve işadamları için düzenlediği lolitalı çılgın partilerle tanınan “işadamı” Jefreyy Epstein’ın, hapsedildiği hücrede, kendini karyola demirlerine asarak “intihar etmiş olması” eski dostu, sırdaşı olarak Trump’ı hem üzmüş hem de kaygılandırmıştı. Epstein işadamı görünümlü bir CIA ajanıydı, ama yaptığı bazı “yanlışlıkları” hayatıyla ödemişti. Bu nedenle Trump,  kendisine yöneltilen suçlamaların olası sonuçlarından haklı olarak ürküyordu.

Trump’ın, eski dostu, sırdaşı Epstein’ın hapishanede “intihar ettiği” haberinin duyulmasının hemen ardından, eski başkanlardan Bill Clinton’u suçlayan bir mesaj yayınlaması, ABD’de başkanlık yarışının boyut değiştirdiğinin en çarpıcı göstergesiydi. Trump, Epstein’ın lolitalı partilerde çektiği kaset koleksiyonun bir kopyasının kendisine olduğunu sananlar ya da bilenler tarafından asla rahat bırakılmayacağını biliyordu.

Pensİlvanya’daki mitingte, doğrudan Trump’ı hedef alan silahlı saldırının perde gerisini sorgularken, Epstein’in, eski dostu Trump’a çok değerli bir kaset koleksiyonu miras bırakmış olabileceği ihtimalini gözardı etmemeliyiz. Trump’ın malikanesini ve işyerlerini defalarca basan CIA ve FBI elemanları, bu kaset koleksiyonunun peşinde olabilirler. Epstein’ın “intihar etmesi” Trump’a verilen ilk gözdağıydı; Pensilvanya saldırısı Trump’a verilmiş 2’nci ve çok ciddiye alması gereken yeni bir ihtardır.

Amerika siyasi tarihinde,  görevleri başında öldürülen başkanların hemen hepsinin ortak özellikleri, Amerikan derin devletinin izlediği politikadan dışına çıkmak istemeleriydi. Amerikan derin devleti başkanların Biden gibi hayaletlerle konuşmasını, binmeye çalıştığı uçakları merdivenlerinde düşüp kalkmasını görmezden gelebiliyordu, ama bağımsız bir politika izlemem girişimlerine asla izin vermiyordu.

Trump’ın da zaman zaman derin devletten bağımsız adım atma girişimleri olmuştu, ama bunlar daha çok Damat Kushner’in yönlendirmesiyle ve “Kudüs’ü başkent ilan etmek” gibi,  “Golan Tepeleri’ni bağışlamak” gibi İsrail’i onurlandıran operasyonlar oldukları için herhangi bir “cezalandırma” gündeme gelmemişti. Fakat, görev süresinin dolması yaklaştıkça, özellikle kadim dostu Jefreyy Epstein’ın hapishanede intihar etmesi sonrasında Trumpın, derin devletle, CIA ve FBI ile olan ilişkilerinde giderek büyüyen bir gerginlik yaşanmaya başlamıştı. Bu gerginlik sürecinde yaşanan ev baskınları, aramalar, mahkemeler sonuçta Trump’ın, “ABD’nin görev başında  tutuklanan ilk başkanı” ünvanı kazanmasına neden olmuştu.

“Tutuklama”, ABD hukuk sisteminde, savcılık iddianamesi kabul edilip dava açıldığında uygulanan bir prosedürdü. Suçlanana “tutuklu” işlemi yapılıp, serbest bırakılıyordu.

Trump ABD hukukunun inceliklerini elbette biliyordu. Trump’ın kaygılanmasının nedeni, kısa süre de olsa parmaklıklar arkasına gönderilme olasılığıydı. Malikanesinde, “Lolita Express” adlı özel donanımlı uçağında dünyaca ünlü siyasetçiler ve işadamları için düzenlediği lolitalı çılgın partilerle tanınan “işadamı” Jefreyy Epstein’ın, hapsedildiği hücrede, kendini karyola demirlerine asarak “intihar etmiş olması”, eski dostu ve sırdaşı olarak Trump’ı hem üzmüş hem de kaygılandırmıştı. Epstein işadamı görünümlü bir CIA ajanıydı, ama yaptığı bazı “yanlışlıkları” hayatıyla ödemişti. 37 dosya ile kendisine yöneltilen suçlamalardan dolayı hapse girme ihtimali, Trump’ı haklı olarak ürküyordu.

Trump’ın, eski dostu ve sırdaşı Epstein’ın hapishanede “intihar ettiği” haberinin duyulmasının hemen ardından, eski başkanlardan Bill Clinton’u suçlayan bir mesaj yayınlaması, ABD’de başkanlık yarışının boyut değiştirdiğinin en çarpıcı göstergesiydi. Trump, Epstein’ın lolitalı partilerde çektiği kaset koleksiyonun bir kopyasının kendisine olduğunu sananlar ya da bilenler tarafından asla rahat bırakılmayacağını biliyor.

Pensİlvanya’daki mitingte, doğrudan Trump’ı hedef alan silahlı saldırının perde gerisini sorgularken, Epstein’in, eski dostu Trump’a çok değerli bir kaset koleksiyonu miras bırakmış olabileceği ihtimalini gözardı etmemeliyiz. Trump’ın malikanesini ve işyerlerini defalarca basan CIA ve FBI elemanları, bu kaset koleksiyonunun peşinde olabilirler.

“DÜNYANIN ÇİVİSİ ÇIKTI” ve “TRUMP’A GÖZDAĞI” DERKEN…

Pensilvanya’daki miting sırasında Trump’ı hedef alan silahlı saldırının perde arakası görebilmemiz açısından, 4 Eylül 2019 tarihli “Dünyanın Çivisi Çıktı” ve 10 Nisan 2023 tarihli “Trump’a Gözdağı” başlıklı yazılarımızı hatırlatmak isteriz. Bu yazılarımız, bugün, Cumhuriyetçi Trump ile Demokrat Biden arasında yaşanan başkanlık mücadelesinin, Pensilvanya’da Trump’a yönelik silahlı saldırının arka planındaki dinamikleri gözler önüne sermeyi hedefleyen çalışmalardı.

İlk katıldığı başkanlık seçimlerinde herkesin favori gösterdiği Hillry Clinton’ı açık ara gerilerde bırakan, Golan Tepeleri’ni İsrail’e fütursuzca bağışlayan, dönemin İngiltere Kraliçesi Elizabeth’i dakikalarca ayakta bekleten, “Küreselleşmeye son vereceğim” diyen Trump’ın, bütün bunları yaparken, elinde muhaliflerini ve muhataplarını susturabilecek ne gibi kozlar vardı?

4 Eylül 2019 tarihli “Dünyanın Çivisi Çıktı” başlıklı yazımızda, dünyamızın ne kadar sapık bir kadro tarafından yönetildiğini anlatmaya çalımıştık. ABD’nin ünlü işadamı, finans yöneticisi Jeffrey Epstein’in Miami’deki malikanesinde, Karayiplerdeki özel adası Little St. James’te ve özel uçağı “Lolita Ekspres”te yaşananlar, “dünyayı yöneten” sapık kuklaların aslında kimler tarafından ve nasıl yönetildiklerini açıkça ortaya koyuyordu.

10 Eylül 2023 tarihli “Trump’a Gözdağı” başlıklı yazımız da, geçen gün Pensilvanya’da yaşanan Trump’a yönelik silahlı saldırının işaret fişekleri olarak değerlendirilebilir. Bu yazımızda, dostu ve sırdaşı Epstein’dan miras kalan kaset koleksonu nedeniyle, Trump için tehlikeli bir sürecin başlamış olabileceğine dikkat çekmiştik.

CADI AVI  8 AĞUSTOS 2022’DE BAŞLAMIŞTI

Cumhuriyetçi Trump’ın Florida’daki evi, 8 Ağustos 2022’ günü,  “devlete ait gizli belgeleri” aramak bahanesiyle, FBI elemanları tarafından basılarak, didik didik aranmıştı. Baskını ve sonrasındaki soruşturmaları “siyasi” olarak niteleyen Trump, evinden ve işyerlerinden alınan belgelerin bağımsız bir hakim tarafından incelenmesini istemişti. İddianameler üzerine 13 Haziran’da hakim karşısına çıkan Trump, “Federal soruşturma kapsamında hakim karşısına çıkan ilk eski başkan” olarak da tarihe geçmeyi “başardı”. Trump burada kendisine yöneltilen 37 suçlamanın hepsini reddetti. 

Ülke yönetimine bir dönem Demokratları bir dönem Cumhuriyetçileri getirmeyi bir gelenek haline getirmiş olan Amerikalı seçmen davranışı dikkate alındığında, 2024’te yapılacak başkanlık seçimlerinde Trump’ı yeniden ABD Başkanı seçilme şansı oldukça yüksekti, Pensilvanya’da mitinginde uğradığı silahlı saldırıdan sağ olarak kurtulan Trump’ın şansı yüzde 70’lere tırmanıverdi.   .

Trump, Amerika siyasi tarihine, “Tutuklanan ilk başkan” olarak geçmesine neden olan ne gibi suçlar işlemişti? İddia edildiği gibi, devlete ait gizli belgeleri evine mi götürmüştü, 2006 yılında, eşi doğum yaptığı günlerde birlikte yaşadığı eski porno yıldızı Stormy Daniels’a avukatı aracılığı ile 130 bin dolar ödemesi ABD yasalarına göre suç muydu, yoksa, kamuoyunun bilemediği çok başka suçlamalar mı söz konusuydu?

New York Başsavcısı Alvin Bragg Trump’a 37 suçlama yöneltmişti, ama Trump’ın bu suçlamalardan hapis cezası alması beklenmiyordu. Trump’ın eski porno yıldızı Stormy Daniels’a avukatı aracılığı ile 130 bin dolar ödemiş olması da, ABD yasalarına göre suç sayılmıyor. Suçlamanın nedeni, Trump’ın bu ödemeyi şirket kayıtlarında “gider” olarak göstermesiydi. (Bu arada not düşelim; bu ilişkiden haberdar olan eşi Melania’nın Trump’ı hiç affetmediği, resmi törenlerde bile elini tutmasına izin vermediği biliniyor.)

ABD TARİHİNDE “TUTUKLANAN İLK BAŞKAN”

Görevde bulunduğu sürede yaptığı gaflarla tanıdığımız Trump, ‘kendisine yöneltilen suçlamalar nedeniyle hakim karşısına çıkan ve “tutuklanan” ilk ABD Başkanı’ olarak tarihe geçti.

Trump, Biden’la yarıştığı geçen seçimlerde, kendisine yöneltilen suçlamalarla başlatılan dava süreciyle seçimlere müdahale edildiğini savunarak, mağduriyet oluşturmaya çalışmış ve başarmıştı. Mahkeme sürecine Demokratların, dolaylı da olsa, bir müdahalesi olmuş muydu, bilemeyiz, ama dava süreci Trump’ın işine yaramıştı. Trump’a yönelik suçlamaların en önemli sonucu, Cumhuriyetçi seçmenler nazarında Trump’ın popülaritesinin artması olmuştu.

Pensilvanya saldırısından bir kulak yarasıyla kurtulan Trump, 5 Kasım 2024’te yapılacak seçimlerin en şanslı başkan adayı konumuna yükseldi, ama Trump için tehlike henüz geçmiş sayılmaz. Çünkü, Pensilvanya saldırısında tetiğe basan/bastıran parmak, Trump’ı mı, yoksa,  kadim dostu Epstein’ın Trump’a miras bıraktığı “hazineyi” mi ortadan kaldırmayı hedeflemişti?

TRUMP VE EPSTEIN

Trump’ın uzun yıllar arkadaşlık ettiği Jeffrey Epstein,  çok önemli işadamlarına ve siyasetçilere özel uçağı “Lolita Ekspres”te ve Karayipler’deki özel adası Little St. James’te  bulunan lüks malikanesinde lolitalı çılgın partiler düzenlemekle ün yapmış bir kişiydi. İşadamı görünümlü bir CIA ajanı olan Epstein, özenle düzenlediği bu “çok özel” lolitalı partileri baştan sona kayda alıyor, daha sonra da, elindeki kasetleri bir şantaj aracı olarak kullanarak, “hizmet” sunduğu ünlü konuklardan yüklü miktarlarda paralar koparıyor ya da istediği kişilerin istedikleri makamlara atanmalarını kolayca sağlayabiliyordu. Düzenlediği lolitalı çılgın partilerle, uzun yıllar boyunca hizmet verdiği ünlülerin kimliklerini öğrendiğinizde, Epstein’ın elindeki “hazinenin” ne kadar değerli olduğunu göreceksiniz. (Prens Andrew’den Bill Clnton’a uzayan  bu listeyi bir başka yazımızda sunacağız)

ELİNDEKİ GİZLİ HAZİNE NEDENİYLE, TRUMP İÇİN TEHLİKE HENÜZ GEÇMİŞ DEĞİL

Bill Clinton, ABD Başkanı olduğu dönemde, Epstein’in bir arkadaşını vali yapma isteğine şiddetle karşı çıkmıştı, fakat öne konulan fotoğrafları görünce, süt dökmüş kediye dönmüş ve “değerli dostunun” isteğini yerine getirmişti. Bill Clinton lolitalı partilerin devamlı konuklarından biriydi. ​​​​​​

Epstein’ın özenle oluşturduğu son derece değerli kaset arşivinin bir kopyasının da, sevgilisi Ghislaine Maxwell’in elinde olduğu söyleniyor. 1991 yılında, İspanya açıklarında seyreden Lady Ghislane adlı yatından esrarengiz bir şekilde “düşerek” kaybolan İngiliz medya patronu Robert Maxwell’in kızı olan Ghislaine Maxwell, Epstein’ın intihar etmesi sonrasında bir süre Paris’te, devlet koruması altında yaşamıştı.

ABD Başkanı Bill Clington’dan Prens Andrew’e uzanan siyaset aktörlerinin ve pekçok ünlü işadamının çok mahrem görüntülerini içeren bu arşivin bir kopyasının, Epstein’in kadim dostu ve sırdaşı Trump’ta olduğu kuvvetle tahmin ediliyor. O nedenle de, Trump’ın evi ve işyerleri sık sık basılarak altüst ediliyor.

 FBI, New York Başsavcısı Alvin Bragg’ın arama emirlerine uyarak, Trump’ın Florida’daki malikanesine ve işyerlerine yaptığı baskınlarda bu “hazineyi” henüz ele geçirebilmiş değil. O nedenle, “Trump için tehlike henüz geçmiş değil” deniyor. Epstein’ın lolitalı partilerinin müdavimlerinden olan eski başkanlardan Bill Clinton’ın, eski Dışişleri Bakanı olan eşi Hillary Clinton’ı başkanlık yarışına sokarak, Trump’tan intikam almaya çalışacağı konuşuluyor. Hatırlayacaksınız, eski dostu Epstein’ın intihar ettiğini öğrendiğinde yayınladığı mesajda Trump, Bill Clinton’ı hedef alan bir ifade kullanmıştı.

EPSTEIN, CIA GÖREVLSİ OLARAK ÇEKTİĞİ KASETLERİ KENDİ ÇIKARLARI İÇİN KULLANMAYA KALKIŞINCA…

CIA’in kendisine verdiği görevi kendi başarısıymış gibi görmeye başlayan Epstein, gizlice çektiği çok mahrem görüntüleri kendi çıkarları doğrultusunda da kullanmaya kalkışmış olmanın bedelini hayatıyla ödemişti. 

Trump, yakın arkadaşı Epstein vasıtasyla pekçok ünlü kişi ve devlet adamıyla tanışmış, bu dönemde servetine servet katmıştı.

Kariyerinde büyük emekleri olan yakın dostu, sırdaşı Epstein’ın, kendisinin ABD Başkanı olduğu bir dönemde, tutuklu bulunduğu Manhattan’daki Metropolitan Correctional Center hapishanesindeki hücresinde, kendini karyola demirine asarak “intihar etmesi” Trump’ı çok sarsmıştı.

 “Trump, kendisine yöneltilen suçlamalar nedeniyle hapis cezası almaz” dense de, ısrarla sürdürülen 37 dosyalık dava süreci, Epstein’in “intiharı” sonrasında, az da olsa hapsedilme olasılığı, Trump’a verilmiş bir gözdağı değil midir? Aynı şekilde, Pensilvanya saldırısı, Trump’a verlmiş 2’nci ve çok ciddiye alınması gereken bir ihtar sayılmaz mı?

Trump, Pensilvanya saldırısının sağladığı rüzgarla yeniden Beyaz Saray’a dönse de, Epstein’in kaset koleksiyonu nedeniyle başı dertten kurtulmayacaktır. Bu konun yakın bir gelecekte dünya medyasında da gündeme geleceğini biliyoruz.

İzleyeceğiz..

Читайте на 123ru.net