World News in Turkish

İNSAN BİR ASKERDİR

İNSAN BİR ASKERDİR

Kardeş olan insanların birbiri üstündeki haklarından biri de, nasihat ve öğüt isteme hakkıdır. Bu hak, tabiî ve çok doğal bir haktır. Çünkü insan, yaratılıştan medenîdir. Yâni birbirine muhtaçtır. Toplu yaşamak zorundadır. Birbirlerinden her konuda yararlanmak en doğal haklarıdır.

Öyleyse Hakk’ı bilmekte, Hakk’ı bulmakta ve Hakk için neler yapmak gerektiğini öğrenmekte birbirlerine başvurmaktan asla çekinmemeleri gerekir. Üstelik, Hakk’ı öğrenmek hususunda başkalarına muhtaç olmak bizi utandırmamalı. Bunu bir izzeti nefis meselesi yapmamalı. Çünkü öğrenme konusunda, her şeyimizi ayaklar altına almaktan çekinmemeliyiz. Öğrenmenin önemi karşısında, başka her şey değerini kaybeder.

Nitekim büyük bir âlime sorarlar: “İlminizi neye borçlusunuz?” Hiç çekinmeden cevap verir: “İlmimi der, bilenlerin peşini asla bırakmaz oluşuma borçluyum. İlmimi, onların her türlü nazına katlanmaya borçluyum.” Yâni demek ister ki, ne yaparlarsa yapsınlar, bilginlerin peşinden hiç ayrılmamak lâzım. İlim için, gerekirse haysiyet, şeref ve izzeti ayaklar altına almaktan kat’a çekinmemek icabeder.

İlim konusunda bütün bunlara katlanmaya, büyükler zaten cevaz vermişler, câiz görmüşler. Bu hususta her türlü eza ve cefa çekmeyi doğru bulmuşlardır. Nitekim: “Hikmet, ilim ve fen mü’minin kaybolmuş malıdır. Nerede, kimde ve ne zaman olursa olsun, onu hemen almalıdır.” meal ve anlamındaki Peygamber buyruğu da, bir bakıma buna işaret ediyor.

“Nasihat” deyince “Bir dokun bin âh dinle kâse-i fağfurdan.” misâli neler gelmiyor ki akla. Yüce Peygamberimizin: “Din nasihattir, Din nasihattir, Din nasihattir.” diye tekrar tekrar, üzerine basarak Din’in nasihat ve bir öğütten ibaret olduğunu söylemesini hepimiz biliriz.

Evet “Din nasihattır.” diyoruz. Nasihatten şunu da anlamak istiyoruz: Akla kapı açmak, isteği ve tercihi eline vermek. Veciz ifadesiyle, tehdit değil teklif etmek. Tenkit değil tebliğde bulunmak.

Başlıkta: “İnsan bir askerdir.” demiştik. Bu öyle bir hüküm ki, yok, yok içinde. “Asker” lâfzı neler çağrıştırmıyor ki insana. Tâlim ve terbiye, atış eğitimi, yatakhane, yemekhane, ordugâh, garnizon, terhis ve tezkere ve saire.

“Asker” sözcüğünü deşmeye başlarsak; bitip tükenmez bir konu çıkar karşımıza. Sadece, ana hatlarıyla biraz değinelim yeter. Askerde insan; yer içer, yatar kalkar. Bâzan da eğlenir. Ama kimse askere yemek içmek, yatmak kalkmak ve eğlence için gitmemiştir. Bütün bunlar tâlim terbiye ve silâh eğitimi için, ihtiyaç duyulan kısa aralıklardır. Kısaca, gerektiğinde yurt savunmasını yapabilecek kapasitede yetişmek içindir.

Tıpkı yemek için yaşamadığımız, yaşamak için yediğimiz gibi. Demek ki askerin ordugâhta yemesi içmesi, uyuması; talim için gereken sıhhat ve kuvveti sağlamak içindir. Askerde, asker; akşam yatacağı yeri düşünmez. Ne yeyip içeceğini mes’ele etmez. Çünkü o, devletin işidir. Yersiz olarak bunları düşünüp de, tâlimden geri kalan cezalandırılır.

Askerliği lâyıkıyla bitirenler oradan ayrıldığına biraz üzülse de, aslında sevinçleri daha çoktur. Çünkü bütün sevdikleri dışarda, ordugâh haricindedir. Onlara kavuşacaklardır. Geride kalanlar da, daha sonra nasılsa tezkere alıp geleceklerdir.

İşte dünya da, bir ordugâhtır. İnsan da, bu ordugâhta askerdir. Günü gelince tezkere alacak. Ya lâyıkıyla görevini yapmış olmanın sevinciyle, sevdiklerine kavuşacak veya gereken şekilde davranmadığı için, hapse atılacak, sevdiklerinden mahrum bırakılacak. Ta ki askerliğin gereğini yapana kadar. Ancak ondan sonra salıverilecek.

Evet, insan bir asker olduğun için, askerde kayıt kuyut altında bulunduğu gibi, insanın da, dünyada; Din denen bir çerçeve içinde olması gerektiğini anlıyoruz. Ordugâh nasıl ki, ücret yeri değil, vatana hizmet yeridir. Dünya da, ücret yeri değil, hizmet yeridir. Ordugâh nasıl ki devlete hizmet yeri ise, Dünya da insanın Allah’a kulluk edeceği bir yerdir. Nasıl ki hizmet, tezkere alana kadar. İnsanın da kulluğu, teklif karşısında kalışı, bu dünyadan ayrılana kadardır. Evet asker ordugâhta nasıl ki sadece askerdir. İnsan da dünya ordugâhında sadece kuldur. Kul gibi davranmakla mükelleftir. İbadet yapmakla, emir almak ve emri yerine getirmekle yükümlüdür.

Читайте на 123ru.net