Sinvar direnişin romanını yazdı
İşgalci İsrail’in İsmail Heniyye’yi şehit etmesinin ardından yerine Hamas’ın lideri olarak hareketin Gazze Şeridi sorumlusu Yahya İbrahim Sinvar seçildi. Gazze İslam Üniversitesi Arap Dili Edebiyatı mezunu Sinvar, Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan bir mülteci kampında büyüdü. Ancak Her Filistinli gibi onun da yolu İsrail hapishanelerinden geçti. 4 kez ağırlaştırılmış müebbet alıp, 23 yıl hapis yatan Sinvar, çeyrek asırlık hapishane günlerinde, şahsi hatıralarını, acılarını ve umutlarını “Diken ve Karanfil” adlı romanında topladı. “Bu kitap temelde gerçeklere dayanıyor olsa da anlatılanlar ne yalnızca benim ne de belli bir şahsın hikâyesidir. Anlattıklarımın hepsini ya bizzat yaşadım ya da onlarca yıldır sevgili Filistin topraklarında bunları bire bir yaşayanların ağzından dinledim” diyerek sunduğu kitabında, Filistinlilerin benzersiz hikâyesi anlatılıyor.
ZULÜM 7 EKİM’DE BAŞLAMADI
Vahdettin İnce’nin çevirisiyle Türkçeye kazandırılan eser, Ekin Yayınları tarafından 3 ay önce basıldı. Sinvar’ın Hamas’ın başına geçmesiyle yeniden gündeme gelen romanda, 1967’deki Altı Gün Savaşları’nda yaşanan ağır yenilgiden, Aksâ İntifadası’nın bölgeyi sarstığı 2000’li yıllara kadarki süreçte Filistin halkının kesintisiz ve çok yönlü mücadelesi ele alınıyor. İşgal zindanlarında gardiyanların gözlerinden ve cellatların kirli ellerinden gizlenmeyi başararak gün yüzüne çıkan kitapta; ardı arkası gelmeyen saldırılar, göçler, acılar, mahrumiyetler, özlemler ve ara sıra yüzleri güldüren sevinçler, düğünler, bayramlar içeriden bir gözle anlatılıyor. Sinvar’ın 300 sayfayı aşan kitabı, tıpkı kendisi gibi Gazze Şeridi’ndeki Şati Mülteci Kampı’nda yaşayan Ahmed’in gözünden, 7 Ekim’den önce de Gazze’de yaşam şartlarının ne kadar ağır olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
ASLA UMUTSUZLUK YOK
Kitabın roman kalıpları içinde sunulduğunu, fakat klasik romandan farklı olarak çıplak bir gerçeklikle yazıldığını söyleyen mütercim İnce, içeriği ile ilgili şunları aktardı: “Küllerinden doğmak veya yokluktan varlığa çıkış diye anlatabilirim bunu. Önce sesli itiraz eden, sonra eliyle engellemeye çalışan, bunun fayda etmediğini görünce taş atmaya başlayan, bu da yetmeyince ilkel imkânlarla silahlar icat edip karşı koymaya çalışan, sonra bunu geliştirip füze ve roketlere kadar getiren, fakat her seferinde dik duran, asla vazgeçmeyen, taviz vermeyen, geri adım atmayan bir haleti ruhiyenin somutlaştığını görebilirsiniz bu kitapta. En imkânsız halde bile sanki filoları, uçakları varmış gibi mukavemet eden bir ruh hali. Asla umutsuzluk yok, umut olmasa direniş olmaz zaten.”
HER SUİKASTTEN SONRA BAYRAĞI BİRİ DEVRALIYOR
Romanın sonu, Yahya Sinvar’ın gerçek şahitliğinden bir sahneyle bitiyor. Romanın kahramanlarından iki çocuklu İbrahim, bir suikast sonucu şehit olur. Anlatıcı konumundaki Ahmet, İbrahim’in çocuklarını omuzuna, kalaşnikofu da eline alarak ayağa kalkar ve “Her yeni nesil sizinle savaşacak” mesajını verir. Vahdettin İnce, “Bu sahneyi Sinvar’ın bir videosunda izlemiştim. Gazze’nin merkezinde bir toplantı yapılıyor. Bu toplantıya bir şehidin çocuğu getiriliyor ve Sinvar, şehidin çocuğunu alıp öpüyor. Ardından çocuğu omuzlarının üstüne koyup eline de kalaşnikofu alıyor. Kitabın son bölümü o sahnenin birebir aynısı. Her suikasttan sonra birisi o bayrağı devralıyor” diyerek romanın final bölümünün esinlendiği sahneyi anlattı.