World News in Turkish

Başarısını ödülle taçlandıracak

Kendi programının da aynı zamanda yapımcısı olan Elis Dağdelen bu yıl 6.’ncısı düzenlenecek olan Uluslararası Altın Yıldız Ödülleri’nde yılın en başarılı magazin programı yapımcısı ve sunucusu ödülünü alacak.

02 Ekim 2024 tarihinde düzenlenecek olan VI. Uluslararası Altın Yıldız Ödülleri’nde alacağı ödül hakkında kısa bir açıklama yapan Dağdelen “Bu başarı sadece benim değil aynı zamanda benimle birlikte yol alan tüm arkadaşlarımındır. Amacımız gerçekten kaliteli ve seviyeli bir programın nasıl yapılacağını göstermekti. Ve bu ödül bunu başardığımızın bir göstergesi. Bu ödüle beni layık gören başta Hakan Taner Çapın olmak üzere tüm organizasyon komitesine teşekkür ediyorum” diyerek duygularını ifade etti.

Yılın en iddialı ödül töreni geliyor!



Son dönemlerde birçok başarılı projeye imza atan Ünal Uludağ, Uludağ Medya Ajans Production çatısı altında son yılların en ses getirecek ödül töreni için çalışmalarına start verdi.

Bu yıl 11 Ekim 2024 tarihinde Çırağan Sarayı’nda 2.ncisi yapılacak olan II. Uluslararası Zirve ve Kariyer Ödülleri töreninde gecenin sunuculuklarını Wilma Elles ile birlikte yapacaklarını açıklayan Ünal Uludağ kırmızı halıda da Çilem Dağıstanlı ve Ecem Gül gibi deneyimli ve sevilen sunucuların olacağı gecede birbirinden ünlü isimler sahne alacak.

Gecede ayrıca halkın oyları ile ödül almaya hak kazanan ülkemizin önde gelen kurum ve kişileri ödüllerini ünlü isimlerden alırken ödül alan sanatçılar ve konuk sanatçılar da şarkılarıyla konuklara unutulmaz dakikalar yaşatacak.

Konu hakkında kısa bir açıklama yapan Ünal Uludağ “Son yılların belki de en iddialı ödül törenini hazırlamak için arkadaşlarımızla çalışmalarımıza start verdik. Önümüzdeki günlerde ismini paylaşacağımız dünyaca ünlü bir isim de bu gecede bizim konuğumuz olacak. Tüm bunların yanında 13 ülkeden bu ödül töreninde ödüllerini almak için gelecek konuklarımız olacak ve bu misafirlerimizden bazıları da ülkemize yatırım yapmayı planlıyor. Bir şekilde ülke ekonomimize katlıda bulunmaktan dolayı da ayrıca gurur duyuyorum” diye duygularını ifade etti.

Hız kesmiyor!



Selena Demirli Doğan " Montaigne ", " Kuşları Bile Vurdular", " Şairler Mezarlığı "nın ardından “Sakla, Saklan” adlı yeni bir oyuna daha rejisör olarak imza atıyor.

“Sakla, Saklan” adlı oyunu Ersin Doğan kaleme alırken, oyunda başrolü Başak Polat Karsavuran üstlenirken oyunun müzik tasarımını İlker Karsavuran ve yönetmen yardımcılığını da Barış Arslan yapıyor. “Sakla, Saklan” oyununun görsel tasarımları da Coşkun Yaşar tarafından hazırlandı.

“Perdelerimin Karanlığına Sığınmışım”

Çok yakında seyircisiyle buluşacak olan “Sakla Saklan”, Amasya’dan İstanbul’a uzanan bir direnişin ve ait olduğu seslerden, kokulardan, notalardan ayrı düşmemek için yüreğiyle, nefesiyle mücadele eden iki insanın yaşam hikâyesini anlatıyor.

“Güneş vardı göğümün üstünde ama ne zaman tenime değse ben o zaman yandım.”

“Sakla

Çareyi de şifayı da notalarda, şiirlerde ve satırlarda arayan Zühre ve Adis’in hayata tutunma ve Beyoğlu’nda bir arada kalma çabasını anlatan oyuna, Başak Polat Karsavuran tek kişilik performansıyla  yaşam katıyor.

“İnsan yükünün ağırlığını,  kulağına fısıldayan evlere gidemeyeceğini anladığın zaman, anne baban geliyor aklına.”

“Sakla Saklan” sezon boyunca Ankara ve İstanbul’da düzenli olarak sahnelenecek.

Bir” Mart” Hikayesi mi desek ?



Önümüzdeki günlerde tiyatro seyircisi ile buluşacak olan Sevkan Çelik'in yazıp yaşar kıldığı, Barış Can Çelik'in yönettiği " Mart " adlı oyunun dekor tasarımını Mahmut Ugar, afiş tasarımını Seren Şevval Dündar, yönetmen yardımcılığını Tuana Uzunlar, yapımcılığını Merdiven Altı Tiyatro, uygulayıcı yapımcılık görevini ise Ferkan Yurt üstlenmiş.

“Koşarken içimden 3000'e kadar sayıyorum. Yani aslında 1000'e kadar sonra bundan 2 tane daha.”

“Keşke insanları işlediği suça göre değil de, neden işlediklerine göre koğuşlara dizseler.”

Sevkan Çelik, " Aut " daki başarılı performansının hemen ardından, " Mart " adlı oyunda canlandırdığı Mert karakteriyle de, başarısını sürdürürken, sahne hakimiyeti, malzemesi bol oyunculuğuyla göz dolduruyor. Hiç kuşkusuz, " Mart” ın büyüsü, hayatın gerçeklerine tuttuğu aynadan ( içgörüyü de ilave edebiliriz buna ) kaynaklanmakta.

Geçmişin bütün hayaletleriyle yüzleşen Mert, gözlerinin içine düşen acıyı saklamıyordu artık. Yara kaşındığında mı, yoksa acımaya başladığında mı, iyileşir sorusunu, kendisine sormayalı çok olmuştu.

Seyfi Ağabey'i hatırladı birden. Ürperdi. Ürpermek ne kelime, buz kesti.

Sevkan Çelik üzerinde durulması gereken, sahneye yakışan bir oyuncu. Hayat verdiği “Mert “karakteri oyunculuk kariyerine adeta yeni bir boyut katmış. Öyle yakışmış ki bu role ve öyle içten oynuyor ki. Nasıl derler, tam o rolün adamı. 2024-25 Tiyatro sezonunda izlenmesi gereken bir oyun.

Anlamlı Destek



İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı’nın ( İZEV ) kurmuş olduğu, toplumda engelli farkındalığını dikkat çekmeyi hedefleyen, aktivist müzik grubu Fark Band, tüm digital müzik platformlarında yer alan ” Tıpış Tıpış ” adlı şarkıda bir çiftin yaşadığı iletişim eksikliğini esprili bir biçimde dile getiriyor.

Ekranların ve tiyatro sahnelerinin başarılı isimleri Serkan Aydın ve Aslı Nişancı “Tıpış Tıpış” adlı şarkının klip çekimlerine katılarak İZEV Vakfına destek verdiler.

Çekimler sonrası kısa bir açılama yapan Serkan Aydın ve Aslı Nişancı “Böyle bir projeye destek vermek bizim için büyük bir onurdur. Böyle bir proje için bize teklif geldiğinde tereddütsüz kabul ettik. Güzel bir ekiple çalıştık, kuşkusuz projenin en güzel yanı verilen iletiydi. Yani, herhangi bir engeli olan insanlara konulan engelleri yok edelim, onların yeteneklerine, duygularına dikkat çekelim…ötekileştirmeyelim.” diyerek duygularını ifade ettiler.

Önyargıları Yönetmek İğne Deliğinden Geçmek Gibi



Epiktetos söylediği gibi: “Bir güzel söz söyleme sanatı varsa bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır.” İletişimde iki temel nokta mev­cut: Anlaşılmak ve anlamak. İletişim bu eksenin dışına çıktığında önemli iletişim engellerinden biri devreye giriyor: Önyargılar.

Önyargılar, iletişim süreçlerini doğrudan etkiliyor. Önyargılara hepimiz sahip olabildiğimiz gibi maruz da kalabiliyoruz. Ancak çoğumuz sahip olduğumuz değil maruz kaldıklarımızla ilgileniyoruz. Kübra Karahanoğlu, bu konuda uzun yıllardır farkındalık yaratmak için çalışan bir psikolojik danışman.

Önyargılar, etiketleme ve ötekileştirmeyi beraberinde getiriyor. “Bunu görebilmek ve önyargıları yönetebilmek mümkün” diyen Karahanoğlu; iletişimin ve önyargıların temellerini anlattığı Önyargınız Sonyargınız Olmasın’ın ardından Teyit Önyargısı’nı okuyucuyla buluşturdu. Tanımlanmış iki yüzden fazla önyargıdan biri olan teyit önyargısı; kendi düşüncelerimizi ve görüşlerimizi destekleyen bilgileri arayıp bulmamızı, bunları referans almamızı tanımlıyor.

Karahanoğlu, sağlıklı iletişimler kurabilmek için hayatımızı etkileyen önyargıların neler olduğunu bilmemiz ve kendimizle muhasebe içinde olmamız gerektiğini söylüyor. Bunun için de yine bu önyargılardan biri olan güdülenmiş muhakeme, serinin son kitabının konusunu oluşturuyor. Hepimiz mevcut bilgilerimizin doğru olduğuna inanma eğilimi gösteririz. Doğru olduğunu düşündüğümüz bilgileri yorumlamamız doğru olduğunu düşünmediklerimizden farklı. Güdülenmiş muhakeme, düşünce ve inançlarımızı destekleyen bilgilerle desteklemeyen bilgileri farklı değerlendirmemizi anlatıyor. Bu değerlendirmeye bağlı olarak doğruluk, hak, adalet gibi kavramları konumlandırdığımız yer belirlenmiş oluyor.

Önyargıları yönetmenin iğne deliğinden geçmek gibi bir durum olduğunu, değişim için meraka ihtiyaç olduğunu söyleyen Karahanoğlu’na göre; merakımız devrede olursa yok saydığımız gerçekleri işleme şeklimize de var saydıklarımız gibi yaklaşarak objektif bir bakış açısı yakalayabiliriz.

Yeni yılla birlikte okuyucuyla buluşması beklenen kitap bize doğru olduğuna inandıklarımıza neden çabuk uyum sağladığımızı, bunları zihnimizdeki diğer doğrularla nasıl bir sıraya oturttuğumuzu ve inanmadıklarımızı doğrulama ihtiyacı duyarak neden onlara “Orda bi’ dur bakalım!” dediğimizi anlatacak.

Читайте на 123ru.net