World News in Turkish

Çok kutuplu küresel düzenin aktörleri Satranç tahtasından Go’ya

İşgalci güç İsrail’in Gazze’de 11 ayı aşan bir süredir devam eden soykırım politikası, ABD öncülüğünde 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik ve siyasi düzenin meşruiyetinin topyekun sorgulanmasına sebep oldu. Washington’ın, Soğuk Savaş döneminde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile oluşturduğu iki kutuplu sistem, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sona erdi. Washington’ın “Tarihin sonu” ilan ettiği bu dönem, esas anlamıyla ABD destekli Batı küresel düzeninin düşüşe geçişinin de başlangıcını oluşturdu. ABD, karşısında kendisini dengeleyecek bir gücün bulunmaması halini, fincan dükkanına girmiş bir fil gibi değerlendirdi. Geride kalan 33 yıllık dönemde dünyamız birçok ekonomik kriz, yıkıcı bölgesel savaşlar, işgaller, derin bir göç problemi ve küresel bir pandemiyi yaşadı. Tüm bu kriz alanlarını tetikleyen ya da oluşturan güç ise yine ABD’den başkası değildi. 23. Yıldönümünü birkaç gün önce geride bıraktığımız 11 Eylül saldırılarına ABD’nin verdiği cevap, elinde çekiç olan birisinin çevresindeki her şeyi çiviye benzetmesinin ötesine geçemedi.


GÜÇ BOŞLUĞUNU DOLDURMA MÜCADELESİ

ABD, son 20 yılda, küresel bir sıklet düşüşü eğilimine girerken, doğanın kanunu kendisini bir kez daha göstermeye başladı. Washington’ın dünyayı krizler sarmalına soktuğu ve güç boşluğu oluşturduğu dönemde, Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye gibi birçok devlet attıkları adımlarla yeni bir küresel sistemin temellerini atmak için harekete geçti. Umur Tugay Yücel’in, “Amerikan Gücünün Gerilemesi ve Yükselen Güçler” adlı geniş kapsamlı eseri bu yeni aktörlerin analiziyle, uluslararası ilişkiler öğrencileri başta olmak üzere ilgililere ve uzmanlara giriş niteliğinde bir içerik sunuyor.


ALAN KAPMA MÜCADELESİ

Kitabın arka kapak sayfasında aslında yazarın küresel alandaki rekabete bakış açısını da yansıtan bir detay konumlandırılmış. Kadim Çin strateji oyunu Go’dan ilham alan bir görselde, uluslararası sistemde devletler arası rekabetin nüfuz alanlarını genişletme amacıyla yürütüldüğüne işaret edililiyor. Bilindiği üzere Go oyunu, satrançta şahı ele geçirme hedefinin aksine mümkün olan en fazla alanı ele geçirme hedefi üzerine kurulmuştur. Siyah ve beyaz taşların sıra tabanlı olarak kullanıldığı oyunda rakibin taşlarını kuşatarak hareket hale getirmek ve mevcut alanı almak üzere kurulur. Taşların hareket edemeyeceği en fazla alanda hakimiyet kuran oyuncu, aynı zamanda kazanan da olur. Washington ve Brüksel hattının savunduğu dünya sistemine karşı çok kutuplu bir düzenin oluşmasını savunan Moskova-Pekin hattı arasındaki mücadelenin esasını da bu oluşturuyor. Zayıflayan Batı’nın nüfuz alanlarını korumaya çabalaması ve bunun karşısında yükselen küresel güneyin yeni ittifaklar ve ortaklıklar kurarak alanı genişletmek istemesi. Burada yazarın bir dönem jeopolitik meraklılarının başucu kitabı olan ABD’li stratejist ve siyasetçi Zbigniew Brzezinski’nin “Büyük Satranç Tahtası” adlı Soğuk Savaş sonrası jeopolitik mücadeleyi ele alan eserine bir gönderme yaptığı da görülüyor. Elbette bunun temelinde de “Güç” bulunuyor. Gücün dinamik bir yapısı olduğunu belirten yazar alacağı şekilde insan öznesinin belirleyici olduğunu belirtiyor. Gücün çok boyutlu olduğu ve çeşitli unsurları bulunduğu belirtilen eserde, uluslararası alanda gücün dağılımının devletler, devlet dışı aktörler, şirketler ve ulus üstü yapılar arasında paylaşıldığına dikkati çekiyor.


BRICS’İ ANLAMAK

Küresel sistem tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru yol alırken, Türkiye’nin de değişen uluslararası sisteme, kendi coğrafi konumu ve kültürel birikiminin izinde, ilişkilerini çeşitlendirme amaçlı proaktif bir politika izlediği biliniyor. Bu çerçevede BRICS adlı ekonomik ve siyasi işbirliği platformuna Türkiye’nin üyelik başvurusunda bulunduğu Rusya tarafından açıklandı. Türk yetkililer de bu uluslararası örgüte üyelik konusunda ilgiyi saklamıyor. Umur Tugay Yücel'in kitabında BRICS hakkında bir bölümün olması konuya ilgililer için bir giriş niteliği taşıyor.


TARİHİ ARKA PLANI BİLMEK

Günümüzde uluslararası sistemdeki gelişmeleri doğru anlayabilmek ve yorumlamak için mevcut aktörlerin tarihi arka planını da öğrenmek ve bilmek gerekiyor. Yücel’in, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya gibi devletlerin tarihi miraslarıyla birlikte ele aldığı kapsamlı analiz içeren bölümler, okuyucuya hem yeni kapılar açıyor hem de verdiği dipnotlar ile daha detaylı okumalar için yol gösteriyor.


Diyanet tarihine giriş

Читайте на 123ru.net