Enkaz altında kalan devlet artık yok
25 yıl önce yaşanan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde devlet çaresiz kalmıştı. Aradan geçen 25 yılda Türkiye, deprem felaketleri karşısında aciz kalmayacak bir güce kavuştu. Son olarak Türkiye, 6 Şubat’ta yaşanan asrın felaketinde başarılı bir sınav verdi. Yaralar büyük bir hızla sarıldı, deprem konutları için temeller atıldı. Yeni Şafak ise attığı manşetler ile o günden bu güne nelerin değiştiğini, hangi noktadan hangi noktaya gelindiğini gösterdi. 18 bin 373 vatandaşın hayatını kaybettiği, 48 bin 901 kişinin yaralandığı, 285 bin 211 ev, 42 bin 902 iş yerinin tahrip olduğu 17 Ağustos Gölcük depreminde, Bülent Ecevit başbakanlığındaki hükümet de enkaz altında kalmıştı. Devletin mağdurların yanında duramadığı afette 3 gün boyunca müdahalede bulunulamamıştı. O dönem devletin içinde bulunduğu bu aciziyeti Yeni Şafak, “Devletin çöküşü” manşeti ile duyurdu.
İLK AÇIKLAMA 6 SAAT SONRA
Gece saatlerinde yaşanan 1999 depreminde Marmara adeta yıkılırken dönemin başbakanı Ecevit, Ankara’daki evinde uyuyordu. Depremin yaşandığını sabah vakitlerinde öğrenen Ecevit’in bu durumunu yardımcıları, “Uyandırmaya kıyamadık” ifadesiyle savunmuştu. Bülent Ecevit’in 6 saat sonra yaptığı basın açıklaması esnasında, arkasında konumlanan danışmanların gülüşmeleri kameralara yansımıştı. Devlet ciddiyetinin ayaklar altına alındığı görüntüler yürekleri sızlatmıştı.
48 SAAT REAKSİYON YOK
Marmara gibi ulaşım ağının en yüksek olduğu bir bölgede yaşanan depremde 48 saat boyunca yetkililer yerinden kıpırdamadı. Dönemin devlet yetkilileri, ulaşım olarak Ankara’ya çok yakın olan İstanbul, Sakarya, Yalova, İzmit, Bursa gibi kentlere ziyaret yerine oturdukları yerde ellerinde telsizlerle kapalı kapılar arkasında süreci idare etmeye çalıştı. Bu ortamda yaşanan mağduriyetleri, devletin beceriksizliğini Yeni Şafak, “İki kere öldük” diyerek ifade etti.
YARDIMLAR ÇOK GEÇ KALDI
Felaketin boyutlarının ancak üç gün sonra anlaşıldığı İstanbul’da, binlerce insan beton yığınları arasında can verdi. İlk büyük şokun sonunda hayatta kalabilen binlerce insan, yardımın gecikmesi yüzünden enkaz altında can verdi. Geriye ise bir ülke dolusu acı kaldı. Yeni Şafak bu felaketi, “Yazık bu canlara” manşeti ile sayfaya taşıdı.
BÜROKRASİ BİTMEDİ
Deprem felaketinin beşinci günü dolduğunda uzayan bürokratik süreç yüzünden mağduriyetlerin de sayısı artmaya başlamıştı. Enkaz altında bulunduğu tahmin edilen 30 bini aşkın kişiye ulaşmaya çalışılıyordu. Krize müdahalede geç kalan, Başbakanlık Kriz Yönetimi Merkezi ancak depremin dördüncü günü özel ve tüzel kişilere ait iş makinelerinin valiliklere teslim edilmesini istemeyi akıl etti. Valilikler de kendilerine teslim edilen makineleri o sabaha kadar bir yazıyla BKYM’ye bildirileceklerdi. Devlet bürokrasiyi ayakta tutmaya çalışırken, enkaz altında kalanların tıbben yaşama sınırı dolmuştu. Yeni Şafak bu bürokratik süreci “Devletin derdi bürokrasi” ifadeleri ile anlattı.
STK’LAR ENGELLENDİ
Bürokratik engeller sivil toplum kuruluşlarının da karşısına çıkarıldı. İHH, Deprem İçin Sivil Koordinasyon Merkezi, MazlumDer gibi STK’lar karşılaştıkları engeller sebebiyle gerekli yardımı ulaştıramıyorlardı. Yeni Şafak bu engellemeler için “Millete ihanet” dedi. Devam eden süreçte ise, “Cinayet olur”, “Artık kim yardım eder” manşetleri atıldı. Devlet bir yandan STK’ların yardımını engellerken diğer taraftan çadır almak isteyen vatandaşlara saldırıyordu. Dönemin Adapazarı valisi çadır kuyruğunda bekleyen vatandaşalar yardım etmek yerine cop ve panzerle kovalatıyordu. Yeni Şafak bu skandalı da “Çadır yerine cop” diyerek duyurdu.
1 SAATTE HAREKETE GEÇİLDİ
Aradan geçen 25 yılda Türkiye, deprem felaketleri karşısında çaresiz kalan değil, güçlü bir şekilde vatandaşlarının yanında duran bir ülke konumuna geldi. 6 Şubat’ta yaşanan ve 11 ilde benzeri görülmemiş büyük bir yıkıma yol açan deprem felaketi sonrasında devlet ilk andan itibaren depremzedelerin yardımına koştu. Devlet tüm kurumlarıyla seferber oldu. Depremin yaşandığı gün gıdadan çadıra kadar birçok yardım malzemesi devlet ve millet birlikteliği içinde bölgeye ulaştırıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bakanlar 1 saat içerisinde harekete geçerek bölgeye gitti. Yeni Şafak bu çabayı, “Türkiye seferber. Ben de yardım edeyim” başlığı ile manşete taşıdı. Bölgede uzun bir süre gece gündüz devam eden çalışmalar ise, “Canımız Türkiye” ifadeleri ile özetlendi.
TÜRKİYE TEK YÜREK OLDU
Depremlerin sonrasında devlet tamamen öz kaynaklarla yaraların sarılması için seferber oldu. Sadece “Türkiye Tek Yürek” yardım kampanyasında bir gecede 115 milyar 146 milyon 528 bin lirayı aşan nakdi yardım toplandı. Kızılay depremlerin ilk 20 gününde bölgeye öz kapasitesinden tam 54 bin çadır ulaştırdı. Toplamda 300 bin çadır kuruldu. 3 milyon 500 bin battaniye, 310 bin ısıtıcı dağıtıldı. Depremzedeler çok kısa süre içinde kurulan konteyner kentlere yerleştirildi. 6 ay içerisinde çadırda kalan tek bir vatandaş dahi kalmadı. Hem devlet hem de sivil toplum kuruluşları büyük bir dayanışma örneği gösterdi. Bu dayanışmayı Yeni Şafak, “Anadolu’da yine 15 Temmuz ruhu”, “Canla başla” “Hepsi oradaydı” manşetleri ile özetledi.
BİR YIL SONRA YUVALARINA KAVUŞTULAR
Depremin hemen ardından konutların inşasına başlandı. Bir yılın ardından ilk deprem konutları teslim edilmeye başlandı. Bir taraftan inşası biten konutlara vatandaşlar yerleştirilirken diğer taraftan da yeni ihaleler yapıldı, temeller atıldı. Yeni Şafak yeni konutların inşası ile ilgili ilk gelişmeyi, “İlk konutlar TOKİ’ye komşu olacak” diyerek duyurdu. Bir yılın ardından teslim edilmeye başlanan konutları ise, “Bir yıl sonra yuvalarına kavuştular” başlığıyla manşete taşıdı.
Yeni Şafak 30 yaşında: AYF'den gazetemizin yıldönümüne özel mesaj