World News in Turkish

Sinemanın kurtuluşu Afrika'da mı?

Sinema endüstrisinin kriz alanlarının gündemde olduğu ve net bir kurtuluş reçetesinin oluşmadığı günümüzde çareyi Afrika’da bulmamız mümkün olur mu? Kalabalık ekipler ve büyük bütçelerle film yapılmasının yanında izleyici alışkanlığının değişmesi, sinema salonlarının eski halini araması ve dijital mecraların üretim ve ‘tüketim’ unsurlarını yeniden tanımlaması gibi başlıklar sebebiyle yakın zamanda sinemanın yok olacağını düşünenler bile var. Yapay zekayı da eklemek gerek. Dost mu, düşman mı belli değil.

Peki, milyarlarca dolarlık endüstriler, yüz milyonlarca dolarlık filmler ve bağımsız olduğunu iddia eden festival sinemasının bağlılık noktalarının çözümüne dair Nijerya’da bir ışık aramaya koyulalım mı?

Evet, Nijerya. Afrika’nın en kalabalık ülkesi. Petrol sayesinde bir dönem refah görecekken ‘kara kıta’nın kaderini yaşayarak yokluğa mahkum edilen Nijerya’da sinema sektörü tahmin edemeyeceğiniz kadar verimli.


NOLLYWOOD NASIL OLUŞTU VE NEYİ BAŞARDI?

Rakamlara bakalım biraz…

Anadolu Ajansı’nın geçtiği habere göre Nijerya’da 2023 yılında 2 bin 500 civarı film çekilmiş. Ülkemizde 150 civarı uzun metraj film çekildiğini düşündüğünüzde nasıl bir manzaradan bahsettiğimizi anlayabilirsiniz. Endüstrinin getirisi de devasa boyutta. Yıllık 6 milyar dolar gibi bir kapasite söz konusu. Üstelik sadece Nijerya’da değil, Afrika başta olmak üzere siyahilerin yaşadığı dünyanın

her yerinde geniş kitlelere hitap ediyor.

Ve ülke sinemasına ‘Nollywood’ deniyor. Hollywood ve Bollywood’un kavramsallığından mülhem bu ifadeyi 2002’de batılı bir yazar kullanıyor ilk kez. Ve o günden beri sektör böyle adlandırılıyor.

Peki, bu nasıl oluyor?

Öncelikle belirtmek gerek ki Hollywood’un 200 milyon dolarlık, Bollywood’un onlarca milyon dolarlık ya da ülkemizin onlarca milyon liralık filmleri gibi bütçeler söz konusu değil. En yalın haliyle, el kamerası ile çekilen filmlerin, video kaset, DVD ve internet eliyle geniş kitlelere ulaşmasından söz ediyoruz. Bu hikaye 1990’larda başlıyor özellikle. Video kaset ithal eden bir tüccarın, elinde kalan kasetlerden kurtulmak için amatörce bir şey çekmesi ve sonrasında bunu insanlara çok ucuza satması ile akıl almaz bir furya başlıyor. Evet, belki de ‘merdiven altı’ denebilecek bir yöntemle gelen rüzgar sayesinde Nollywood bugün dünyanın en çok film üretilen yeri.



TEHLİKE DENEN ŞEY KURTULUŞ REÇETESİ OLABİLİR Mİ?

Elbette Nollywood günümüzde sadece fazlalık video kasetlere amatörce çekimler yapmak manasına gelmiyor. Sektör gelişiyor. Dünya ile entegre hale gelen bir endüstriye dönüşüyor. Mesela Paris’te Nollywood film festivali düzenleniyor. Ama bu tehlike sinyali manasına da gelebilir. Zira küresel sistem, her şeyi tek tipleştirdiği gibi Nollywood’u da kendine benzetirse, bu efsane tarihe gömülebilir.

İşte bu tehlike tam olarak bir kurtuluş reçetesine işaret ediyor olabilir. Zira geçtiğimiz günlerde İstanbul’da olan Nijeryalı yönetmen ve yapımcı Malik Afegbu, “İnternet sınırlarımızı aşmamızı sağladı” dedi. Sosyal medya ve yapay zeka kullanımı konusunda Nijeryalı gençlerin tüm sınırları aştığını vurgulayan Afegbu devaya işaret ediyor. Belki de geniş ekipli, büyük bütçeli, uzun hazırlıklı, çok sinema salonunda gösterimli filmler dışında sinemayı daha çok halka indirecek Nollywood yöntemi tünelin ucundaki

ışığı gösterebilir.

Elbette bahsettiğimiz nokta ticari sinemanın reçetesi olabilir. Sinemanın sanat olduğu hakikatini düşününce, sanatın da bireysel üretim manasına geldiğini hatırlayınca durum biraz değişebilir. Lakin biraz düşününce, “Neden olmasın” diyorsunuz. Bu kadar bireysel olan bir üretiminin daha iptidai şartlarla hayata geçmesi ve elbette daha çok kişiye ulaşması neden mümkün olmasın?


AFRİKALI, AFRİKALI HİKAYESİ ANLATTI

Meselenin hikaye boyutu da mühim. Nollywood’u bütün Afrika’da vazgeçilmez kılan, ele alınan konuların o toprağa ait olmasıydı. ‘Evrensel olmak’ gibi muğlak ve hatta küreselleşmenin şekillendirmeye çalıştığı tip kadar mutlak bir katılık yok. Nollywood sinemacıları, merdiven altında yaşarken, merdiven altı insanının ulaşabileceği hikayeler anlattı. Sorunlar, kültürel miras, sosyal gerçekler fazlasıyla gerçek bir yöntemle buluşunca geniş kitlelere ulaşması kolay oldu.


CEVAP ARAMAMIZ GEREKEN SORULAR YA DA REÇETEMİZ!

Nollywood’un ortaya koyduğu çareye dair reçeteyi biraz netleştirecek olursak, şu soruları dile getirebiliriz:

Öncelikle film üretimini en baştaki hikaye yaklaşımı ve hedef belirlediğine göre her şeyi baştan mı düşünmek gerek?

Film çekmek için çok büyük bütçeleri bir kenara bırakarak, bir zamanlar Yeni Gerçekçi sinemanın da dediği gibi “kamerayı alıp sokağa çıkmak” mı gerek?

Mecrayı yeniden düşünüp, kapitalizmin belirlediği sektörü sarsarak sinema ya da ücretli dijital mecraları bir kenara bırakıp her eve bir USB bırakarak insanlara ulaşmak mı gerek (USB bırakmak temsili elbet. İnternet bu bakımdan kullanılabilir)?

Anlatılan hikayeyi, insanların çoğunlukla yaşadığı şehirlere ve sorunlara çekerek daha ikna edici mi olmak gerek?

225 milyon nüfuslu Nijerya’da 120 milyon kişinin interneti kullandığını düşünürsek- Nollywood’un izleyiciye ulaşma yollarını kullanmak mı gerek?

İnternet, sosyal medya ve yapay zekayı tam manasıyla imkan olarak kullanan Nollywood’un bu istikametini takip etmek mi gerek?

Elbette büyük bütçeli prodüksiyonlar, IMAX perdelerde izlenecek özel yapımlar, festival için hazırlanan titiz üretimler yine olacak. Peki, başka bir pencere açmak mümkün olmaz mı?

Sosyal medyada birçok üretim kanalı zaten neredeyse sinema yapıyor.

Bu bir evrimin ya da devrimin işareti olabilir mi?


Sinemada gişe umut vermedi

Filmi yapılması gereken kahramanlar

'Dumandan Sonra' filminin çekimlerine Aksaray'da start verildi

Читайте на 123ru.net