Yeni Suriye’nin öncüleri
Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak / Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü
Baas rejiminin baskıları sonrasında nihayet özgürlüğüne kavuşan Suriye, savaş sonrası yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Bu süreçte, Türkiye ve diğer ülkelere sığınmış Suriyelilerin anavatanlarına geri dönüşlerinin başladığı gözlemlenmektedir. Özellikle Türkiye’den geri dönüşlerin artış göstermesi, Suriye’nin yeniden yapılanmasına önemli katkı sunacak bir gelişmedir. Yaşadıkları ülkelerde edindikleri tecrübeler, dil becerileri, kültürel ve yönetimsel pratikler, yeniden yapılanan Suriye’nin toplumsal ve kurumsal altyapısını güçlendirecek birer unsur olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin bu süreçte sergilediği samimi ve insani yaklaşım, dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Geri dönenler için onurlu, düzenli ve güvenli dönüşlerin sağlanacağını, kalmak isteyenlerin ise başımızın üstünde yeri olduğunu” ifade etmesi, Türkiye’nin insani ve ahlaki sorumluluğunu yerine getirirken, aynı zamanda güçlü bir siyasi ve vicdani duruş sergilediğini de göstermektedir.
ENTEGRASYONUN KAZANDIRACAKLARI
Türkiye’de kalmaya karar veren Suriyeliler, geçirdikleri süre boyunca ekonomik, kültürel ve toplumsal açıdan önemli kazanımlar elde etmişlerdir. Bu insanların, Türkiye’nin sosyal yapısına entegrasyonları, toplumsal huzur ve ekonomik gelişim açısından büyük bir fırsat olarak görülmelidir. Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin birtakım ekonomik katkıları bulunmaktadır. Özellikle üretim ve hizmet sektöründe önemli roller üstlenen Suriyeliler, küçük ve orta ölçekli işletmelere ciddi istihdam katkıları sağlamaktadırlar. Bu yetenekleriyle Suriye’nin yeniden yapılanmasında öncü olacaklardır.
Kültürel ve dini olarak yakın oldukları Türkiye toplumuna uyum süreçleri, diğer göç krizlerine kıyasla daha hızlı ve başarılı olmuştur. Türkiye’de aidiyet hisseden ve yaşamlarını burada sürdürmek isteyen Suriyelilere hukuki çerçevede vatandaşlık verilmesi, onların topluma tam anlamıyla entegre olmalarını sağlayacaktır. Bu entegrasyon, Suriye’ye yalnızca ekonomik katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel politikalarına da pozitif etkide bulunacaktır.
SURİYELİ DİASPORA
Türkiye, Suriyeli muhacir üzerinden oluşturduğu insani, vicdani ve politik yaklaşımıyla, bölge barışının sağlanmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfusun bir kısmı, ilerleyen süreçte Yeni ve Özgür Suriye’nin diasporası olarak görev yapacaktır. Bu kitle, Türkiye’nin bölgedeki politik ve insani duruşunu, başta Suriye olmak üzere tüm Arap dünyasına ve dünya kamuoyuna doğru, gerçek ve tarafsız bir şekilde aktaracaktır. Bu bağlamda, Türkiye’de yaşayan Suriyeli kanaat önderlerinin ve bireysel ya da kurumsal aktörlerin; bölgenin terörden arındırılmasına katkı sağlaması, siyasi ve ekonomik istikrarın tesisi için rol üstlenmesi,
Türkiye’nin bölgesel ve küresel siyasetteki pozisyonunu güçlendirmesi beklenmektedir. Bu süreç, hem Türkiye’nin yumuşak gücünü artıracak hem de Suriye’nin yeniden inşa sürecinde kalıcı barış ve istikrar için önemli bir zemin oluşturacaktır.
Suriye, Sednaya mezbahanesinde doğup gökyüzünü ilk kez gören çocuk gibi 8 Aralık 2024 tarihi ve ilk Zafer Cuma’sından itibaren, Türkiye’nin tarihinde olduğu gibi; 117 yıl sonra yani 507 yıl önceki gibi yepyeni bir sayfa açılmıştır. Artık, bölgesel ve küresel siyasette yeni ilişki süreci başlamıştır. Türkiye’nin Suriyeli göçmenler konusunda sergilediği tutum, tarihsel ve kültürel bir sorumluluğun yansımasıdır. Türkiye, hem insani yardımları hem de entegrasyon politikaları ile dünya kamuoyuna örnek bir model sunmuştur.
YENİ DEMOGRAFİK YAPI
Türkiye’nin Suriyelilere sunduğu imkanlar, bu insanların ülkelerine geri dönüşlerinde fayda sağlayacak tecrübeler kazanmalarına olanak tanımış, aynı zamanda Türkiye’de kalmayı tercih edenler için de güçlü bir toplumsal entegrasyonun temelini atmıştır. Gelecekte, Türkiye ile Suriyeli topluluklar arasında kurulacak bu güçlü bağ, bölgenin barış, huzur ve kalkınmasına katkı sunacaktır. Türkiye’nin bu insani ve stratejik yaklaşımı, bölgesel ve küresel düzeyde siyasi ve sosyal kazanımlar doğuracak, Türk milletinin kadim geleneğini bir kez daha teyit edecektir.
Suriye’den Türkiye’ye sığınan 5 milyondan fazla kişinin çoğu Türkçe öğrenmekle beraber, Suriye kökenli ailelerin Türkiye’de doğan bir milyon civarında çocuğu olduğu tahmin edilmektedir. Bu, Türkiye’ye yeni imkanlar sunabilir. Suriye’ye dönen bu ailelerin çocukları, Suriye’nin demografik yapısında yer alan Türklerin oranını artıracak bir unsurdur. Bu çocuklar Türkçe konuşup kendilerini Türk olarak ifade etmeye başladılar. Kimliklerine de bu durumu yansıtırlarsa, kim ne diyecektir? Dolayısıyla, Suriye’nin yeni demografik yapısında Türk kimliğine sahip olanların sayısı önemli bir yekûn tutacaktır. Böylece Suriye’de zamanla 5 milyondan fazla kişi Türkçe konuşacak ve bazıları kendini Türk gibi hissettiğinden kimlik ifadesinde Türk olduğunu söyleyecektir. Bundan böyle Suriye demografik yapısında Türkler eskiden olduğu gibi Araplardan sonra en büyük unsur olarak yer alacaktır.