İZLEMEK DE BİR AYRICALIK

İZLEMEK DE BİR AYRICALIK

Latince metinlerin çoğu bölümleri Ortaçağ Latincesi ve bazı bölümleri ise Ortaçağ Almancası kullanılarak yazılmış.

Ritmik ve metrik yapıya sahip bir müzik anlayışıyla 11, 12,13 .YY bu şiirleri biz anlamadık tabii. (Sahnenin üzerinde de keşke bir açıklama olsaydı) Tenor ve sopranonun o insanı şaşırtan diyafram mucizesi, koro, dansçılar ve orkestranın harika performansını sanırım herkes kendi içinde yorumlamıştır. Eserde bildiğim ama yıllar içinde unuttuğum  bazı bölümlerini hatırlamaktan büyük haz duydum. Dile kolay eski AKM de dinlemiştim siyah döpiyesim, fönlü saçımla ( rahat bir 35 senesi vardır) Tüm salon da siyahlar içinde idi. 

*Bu arada Devlet Opera ve Balesi eski kaliteli seyircisine kavuşmaya başladı. Arada olmayacak yerde olan alkışlar gerse de.

Ortaçağ deyince nedense aklıma ya Umberto Eco ve Gülün adı ya da Goya’nın Hayaletleri ya da Kırmızı Leke filmi gelir. Başka…

Veba gelir. Fare gelir. Taş Kuleler dibinde hastalıklı ölmek üzere olan insanlar gelir. Şehveti rotası yapmış din adamları gelir. Engizisyon gelir. Gotiğin o hırçın sivri kuleleri gül pencereler, ve de kilise bahçelerinde heybetli taş mezarlar gelir. Lastikli şapkası ve üzeri yine renksiz kirli elbiseli koca memeli bıngıl kadınlar gelir. En önemlisi karanlık gelir. Ve Carmina Burana bu görselimi tamamlayan etkin bir klasıktır.

Sanat insanların gereksinimleri ve sorunları ile yakın bir ilişkiyi koruduğu sürece önem kazanır ve canlı kalır. Doğa ve aşkı dile getiren bu eser o gece sahnede bize bunu aktardı. Klasik güzellik idealleri gibi eski biçimlerin yüzeye yeniden çıkması bu başarılı sunumlarla, onlara ulaşmak artık mümkün olmasa da onların varolduklarını hissettirebiliyor. Bu eser öyle bir yakarış içerir ki hayat film şeridi gibi içinizden geçer gider. Anıların düşler kadar canlandırıcılığı da sanatın sonsuzluğunun göstergesi. Her bakımdan  içinde yaşadığımız karanlık çağın, ortaçağın koyu karanlığıyla özdeşleştirilerek müzik ve dansla canlandırmak, uğrunda yaşanması gereken çılgınlıktır. Yeniliklerle insanlara ulaşmak, doğru anlaşılmış eski bir geçmişin doğal sürdürülüşü değil midir?

Müzik, gürültünün ve sessizliğin ne olabileceğini hem eski hem yenisi ile öğretir. Çok yönlü ve etkili biçimde sahne destekler.

O yolu anlamak öğrenmek de bize düşer.

*Bir kantat izlemenin tatlı hüznünü yaşadım. Kantat ne mi?

Yiğitlikleri konu alan ya da dinsel konuları işleyen, tek ya da çok sesli oda, konser ya da kilise müziği olarak düzenlenen beste

Tabii tarihsel müziğin eşsiz zenginliği karşısında, yalnızca belli bir dönemin müziği ile karşı karşıya olan bir zamanların dinleyicilerine oranla aciz kalmaktayız. Diller öğrenilebilir, yapıları açıklanabilir ancak müziğin tüm dünyanın anladığı dil karakteri tümüyle gitmemiş, insan ruhunun daha derinliği anlatılmaya çalıştıkça daha ayrımlaşıp karmaşıklaşmış olsa da İstanbul Devlet Opera ve Balesi yeni bir anlatım estetiği getirmiş Carmina Burana- Beuern Şarkıları-eserini çok zengin bir kadroyla koro, baleve modern dans reji ve koreografisi ile sahneye taşımış.

*Oh be cümleyi galiba toparlayabildim. Bu performans böyle yapıyor işte izlemek gerek.

Teknik imkanlar, ışık tasarım, tüm sanatçılar, dekor, kostümler, orkestra şefi sanatçılar… Devlet Opera Balesi tüm ekibiyle  tam not aldı ve başarıyı ayakta alkışlayan sanatseverler eserin verdiği muhteşem ruh haliyle kendinden geçmişti.

AKM o gece çok mutluydu..

Çok teşekkürler. İyi ki varsınız.

Читайте на 123ru.net