Had Meselesi…
Bireysel birikimleri değerlendirme araçlarının en güzelini borsa keşfi olarak görmek mümkün. Çünkü temel kuralları gereği parayı direkt üretime yönlendiren, üretimi artıran bir keşiftir. Ama her zaman olduğu gibi yapıcı insanların çabalarını, kırıcı insanlar rahat bırakmadılar. Ve ecüş bücüş manipülasyonlar başladı.
Özü itibarıyla borsa; bireylerin küçük birikimlerini, kurum özkaynağını artırma fırsatı verir. Böylece küçük birikimler de toplumu geliştirme imkânı yakalamış olur. Borsadaki şirketlerde üretim alanlarına, bildikleri işe yatırım yapma imkânı bulurlar. Sistemin kuruluş amacı gereği, bireylerde bu olumlu katkılarından dolayı ödüllerini elbette alacaktır. Gelişmesi için çaba gösterilen toplum, gelişim bu desteğe cevapsız kalmaz. Yapılan makine, tesis yatırımlar ile topluma yeni iş imkânı sağlanmıştır. Elbette taşın altına elini koyanlar artan kazançlardan pay alacaktır. Hem böylece yeni tesis makine yatırımları için kazanç sağlayarak, tekrar gelişime yatırma imkânı bulurlar.
Bu sebeple ev, düzen, disiplinli yaşam, geleceğe hazırlanma anlamındaki ök’de, söylem farkı ile Baskça, antik Yunancadaki oikia’da, yani ekonomilerde; büyük miktarda ve uzunca nakitte bekleyen birikimler kabul görmez. Çünkü bu tür birikimler, diğer insanlardan çekilim getirir. Çekilimin olduğu yerde de düzensizlik, disiplinsizlik, geleceksizlik kaçınılmaz olur.
Piyasadaki nakdi, kendinde ve uzun vadede toplayan, nakit birikimi olanlar tefeye, faize, ranta kayabilir. Para istihdam yerine faiz, enflasyona yönlendirilebilir. Bu süreçte ve aynı oranda en alt dilimden çekilim başlar. Alt dilimdeki küçük esnaf, çiftçi nakde ulaşmak için, nakdi biriktirmişe krediye başvurur. Haliyle üretimlerine, para biriktirmişe harç, faiz, masraf maliyeti eklenir. Zamanla her beslenen gibi faiz, masrafta büyür. Büyüyen maliyet ürettikleri domates, biber vs. fiyatlarına yansır. Enflasyon baş vermiştir. Bu harç, faiz düzensizliği ivme yakaladı mı durmak istemez. Çalışmadan kazanmak rahat gelir birikimiste…
Aslında yapılan paranın doğada, piyasada dolaşmasını, dolaşımını engellemek olmuştur. Para dolanmak ister ama birileri zincire almıştır. Esaretten kurtulamaz. Tarlasını dolaşamayan, süremeyen çiftçi gibi, dolaşılmamış yerler ayrık otu kaplar. Toprak sertleşir. Meşhur şiirdeki gibi sanki ‘tarlaya karga dadanmıştır’.
Tabanda başlayan çekilme devam edecektir. Çalışmadan kazanmayı sevmiş olanlar, daha da biriktirme telaşına düşer. Az parası olanlarda onları görüp özenir. Riskli kripto, Forex vs. girerler. Küçük birikimler buralarda tutunamaz. Kısa sürede el değiştirir. Büyük birikime eklenir. Piyasada enflasyon, fiyat artışları da onu takip eder. Birikimist, oburluğu ile toplumun alım gücünü emer. Kulun hakkı kayar. Hak hukuk kalmaz. Fakirlik adım adım artar.
Her şeyde olduğu gibi ‘ihtiyaçtan fazlası zehir’ kuralı elbette parada da geçer. Paranın tabandan çekilmesi, birkaç kişide, faiz için birikmesi, o birkaç kişiyi de zehirler. Ego şişer. Kendini ilah gibi görmeye başlar. Dediğim dedik tavır toplumu değersizleştirir. Üretimsizlik, ithalat getirir. Diğer toplumlara diz çöktürür.
Faiz, fazla, fuzuli, haddini aşan işler demektir. İnsanın haddini aşması, sorgulaması, kişiye değil topluma biat etmesi özgürlük, aydınlık, gelişim getirir. Lâkin öte taraftan insan keşfinin, parasının, malının haddini aşması esaret, karanlık, gericilik getirir. Örneğin günümüz teknoloji çağında faizin yaptığının benzerini, yapay zekâ ile donatılmış robotların yapma ihtimali kaşiflerin, bilim adamlarının en çekindiği durumdur.
“Ya o birileri çıkıpta robot ile faize, fuzuliğe, had aşmaya kalkarsa” düşüncesi kaşiflerin kaygısı olmuştur. Robotların haddini aşması ile oluşacak tahribatı gözünüzde canlandırdığımızda, kaygıda haksız olmadıklarını görürüz. Menfi çıkar için paranın faizini, haddini aştıranlar, bu teknolojiye sahip olunduğunda ona da faizini, haddini neden aştırmasın? Yıkımı orta vadede hissedilen para keşfinin hadsizliği, robot keşfinin hadsizliğinde elbet benzemez. Daha hızlı hissedilir.
İnsana hizmet için bulunmuş her keşfe, ateşe, telefona, bilgisayara, paraya, betona, dinamite haddini aştıran, toplumlara bu keşiflerle acılar yaşatmayı da başaran insanların olduğu bir dünyada bu sürpriz olmaz.
Parada; faizin, fuzuliliğin, had aşmanın tek ilacı düzenli hareket etmesidir. Uzun süre bir yerde birikmemesidir. Vücuttaki kan gibi, eksilmeden sinir uçlarına kadar düzenli olarak dolaşması gerekir. Ancak böyle olası kangren engellenmiş olur.
Devletlerde, serbest piyasa ekonomisi koşullarında kısmen bunu vergi ile törpüler. Kripto paranın yerli para karşısında değerlenmesi, borsa, faiz ve benzeri, yani çalışmadan elde edilen kazançlara vergi koyar. Böylece bu kazançları cazip olmaktan çıkartmaya çabalar. Sermayenin finansal kazançlara değil üretimsel kazançlara akmasına yol açılır.
Ama bu hafta öğrendik! Yapılan bütçe tasarrufları ile birlikte kripto varlıklara konulması düşünülen vergiden vazgeçilmiş. Aynı şekilde borsada yapılan işlemlerden de vergi alınması planlanıyordu. Bu da artık düşünülmüyormuş. Evet borsa özünde üretim ama son günlerde çok defa manipülasyon haberleri ile çalkalanmıştı.
Zombileşmeye yüz tutmuş finans ekonomisi törpülenmeli, çalışmadan kazanmanın yayılması önlenmeli…
Tabi kalkıpta ekonomik hatalar yapıp, Türk Lirasının değersizleşmesi ile döviz kurunda, altında oluşacak farkın sorumluluğu vatandaşlara da yüklenmemeli… Kur farkından vergi talep etmek iş bilmezin aymazlığı olur. Gaflete düşmek olur. Kendi hatanı başkasının sırtına yüklemek olur.
Platonun güzel bir sözü ile bitirelim. “Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir.” Bilmeyenler, bilmediğini de bilemeyeceğinden haliyle hatayı düzeltme ihtimali de bulamaz. Ta ki bilmediğini bildiği o mutlu güne kadar… Bu sebeple bilenlerin de sessiz kalmaması mutlak dermana, insani değerlenmeye hizmet edecektir. Belki uzun sürer ama mutlaka eder.