AVRUPA GECESİNİN KAYAN YILDIZI: IMMOBILE
Siyah beyazlılar ligdeki ikinci maçında Eintracht Frankfurt karşısında maça iyi başlamıştı. Fakat kalesinde gördüğü erken gol, tüm planını bozdu.
Avrupa fikstürü ilk açıklandığında Beşiktaş’ın en zorlanacağı rakibin Alman ekip olduğunu yayınlarımda belirtmiştim. Eintracht Frankfurt, bu kupanın en iyi takımlarından!
Beşiktaş’ın Avrupa Ligi’nde yaşadığı bu olumsuz tablonun en önemli nedenleri ise; kadrosunun darlığı ve hocanın tercihleri tabii ki.
İlk maçta alınan Ajax mağlubiyetinin ardından Giovanni van Bronckhorst, eski sisteme geri döndü fakat bu kez de mücadelesini skora yansıtamadı. Uzaktan şut çekmede zorlanan, ceza sahasında, özellikle final paslarında bariz sıkıntı yaşayan bir Beşiktaş izledik.
Dün gece Beşiktaş orta sahası hayal kırıklığı yarattı desek abartmış olmayız. Kilit pas yok! Ara pas yok! Net gol fırsatları da etkili kullanılmayınca E. Frankfurt, 4 dakikada 2 gol bulmayı başardı. Marmoush’un bireysel yeteneği ve kaliteli takım oyunuyla yaptı bunu E. Frankfurt.
Aslında Beşiktaş, maçın en kritik dakikalarında çok iyi fırsatlar yakaladı. Gole çevirebilse skoru farklı yazabilirdi. 10. dakikada milimetrik bir ofsaytla iptal edilen pozisyonda rakip kırmızı kart görebilir ve başka bir maç da yazabilirdik. Ciro Immobile’nin kıl payı önde olmasıyla pozisyon net ofsayt. Skor 2-0 olduktan sonra Immobile’nin yine atamadığı bir penaltı var. 27. dakikada kullanılan penaltı atışında kaleci Santos, topu kornere çeldi ve maç boyunca üstün bir performans sergiledi. Avrupa Ligi gibi fiziksel mücadelenin yüksek olduğu liglerde fırsatları yakaladığınız an gole çevirmek zorundasınız. Şayet yapamazsanız geri dönüş zor. Immobile, iki kırılma anının da adamıydı.
Immobile ve Rafa’nın da her maçta mükemmel oynamasını beklemek elbette haksızlık. Fakat Beşiktaş’ta bu oyuncuların alternatifi yok. Haliyle beklenti yüksek.
Özetle, hocanın kadro tercihi, değişikliklerde geç kalınması, kaçan kritik pozisyonlar derken Beşiktaş’ın Avrupa serüveni iyiye gitmiyor. van Bronckhorst’un orta sahada mücadele gücü yüksek bir takım yaratması gerekiyor. Bir şekilde Semih-Salih ikilisinin takıma monte edilmesi lazım. En azından ihtiyaç anlarında hemen girebilmeli. Orta sahanın diri olması şart. Geçirgen bir orta saha, hem hücumu besleyemiyor, hem de rakibin çok rahat geçiş oyunu oynamasına izin veriyor.
Son söz: Basın toplantısında hocanın, yenilgiden çok Muçi ve Ersin’in ıslıklanmasına üzüldüğünü gördüm. “Taraftar gerekirse beni ıslıklayabilir, oyuncuların hepsine ihtiyacımız var ve mücadele ediyorlar” dedi. Hocanın bu konuda haklı olduğunu düşünen taraftayım. Bu şekilde saha içindeki oyuncuyu ıslıklamak takıma yarardan çok zarar veriyor.
Taraftara soruyorum, ıslıklamanın takıma ne katkısı var?
Avrupa fikstürü ilk açıklandığında Beşiktaş’ın en zorlanacağı rakibin Alman ekip olduğunu yayınlarımda belirtmiştim. Eintracht Frankfurt, bu kupanın en iyi takımlarından!
Beşiktaş’ın Avrupa Ligi’nde yaşadığı bu olumsuz tablonun en önemli nedenleri ise; kadrosunun darlığı ve hocanın tercihleri tabii ki.
İlk maçta alınan Ajax mağlubiyetinin ardından Giovanni van Bronckhorst, eski sisteme geri döndü fakat bu kez de mücadelesini skora yansıtamadı. Uzaktan şut çekmede zorlanan, ceza sahasında, özellikle final paslarında bariz sıkıntı yaşayan bir Beşiktaş izledik.
Dün gece Beşiktaş orta sahası hayal kırıklığı yarattı desek abartmış olmayız. Kilit pas yok! Ara pas yok! Net gol fırsatları da etkili kullanılmayınca E. Frankfurt, 4 dakikada 2 gol bulmayı başardı. Marmoush’un bireysel yeteneği ve kaliteli takım oyunuyla yaptı bunu E. Frankfurt.
Aslında Beşiktaş, maçın en kritik dakikalarında çok iyi fırsatlar yakaladı. Gole çevirebilse skoru farklı yazabilirdi. 10. dakikada milimetrik bir ofsaytla iptal edilen pozisyonda rakip kırmızı kart görebilir ve başka bir maç da yazabilirdik. Ciro Immobile’nin kıl payı önde olmasıyla pozisyon net ofsayt. Skor 2-0 olduktan sonra Immobile’nin yine atamadığı bir penaltı var. 27. dakikada kullanılan penaltı atışında kaleci Santos, topu kornere çeldi ve maç boyunca üstün bir performans sergiledi. Avrupa Ligi gibi fiziksel mücadelenin yüksek olduğu liglerde fırsatları yakaladığınız an gole çevirmek zorundasınız. Şayet yapamazsanız geri dönüş zor. Immobile, iki kırılma anının da adamıydı.
Immobile ve Rafa’nın da her maçta mükemmel oynamasını beklemek elbette haksızlık. Fakat Beşiktaş’ta bu oyuncuların alternatifi yok. Haliyle beklenti yüksek.
Özetle, hocanın kadro tercihi, değişikliklerde geç kalınması, kaçan kritik pozisyonlar derken Beşiktaş’ın Avrupa serüveni iyiye gitmiyor. van Bronckhorst’un orta sahada mücadele gücü yüksek bir takım yaratması gerekiyor. Bir şekilde Semih-Salih ikilisinin takıma monte edilmesi lazım. En azından ihtiyaç anlarında hemen girebilmeli. Orta sahanın diri olması şart. Geçirgen bir orta saha, hem hücumu besleyemiyor, hem de rakibin çok rahat geçiş oyunu oynamasına izin veriyor.
Son söz: Basın toplantısında hocanın, yenilgiden çok Muçi ve Ersin’in ıslıklanmasına üzüldüğünü gördüm. “Taraftar gerekirse beni ıslıklayabilir, oyuncuların hepsine ihtiyacımız var ve mücadele ediyorlar” dedi. Hocanın bu konuda haklı olduğunu düşünen taraftayım. Bu şekilde saha içindeki oyuncuyu ıslıklamak takıma yarardan çok zarar veriyor.
Taraftara soruyorum, ıslıklamanın takıma ne katkısı var?